Mutluluk korkusuna (çerofobi) sahip bireyler, mutlu olduğunda başına kötü bir şey gelebileceği korkusu ile olumlu duygular veya mutluluk uyandıran deneyimlerden kasıtlı olarak kaçınabiliyor.
İLKGÜN HABER – Mutluluk korkusu, psikoloji literatüründe “çerofobi” olarak adlandırılıyor. Bu tanım, Yunanca’dan gelen “chairo” ve Yunan mitolojisinde korku tanrısı olarak bilinen “Phobos”tan türetilen “phobia” sözcüklerinin birleşiminden ortaya çıkmıştır.
LifeClub Sağlık Hizmetleri’nden Uzman Klinik Psikolog Cansu Karaman, çerofobinin Doğu kültürlerinde daha yaygın bir durum olduğunu belirtti ve şunları söyledi: “Mutluluk herkesin ulaşmayı istediği, pozitif bir duygudur. En mutlu zamanlarda kişiyi, ya başıma kötü bir şey gelirse, ya mutluluğum bozulursa diye endişelendiren ruh hali ise ‘mutluluk korkusu’ olarak bilinmektedir.
Bazı kültürlerde bu durum çok yaygındır. Örneğin; Japon kültüründe mutluluğun arkasından sıkıntı ve acının geleceğine dair bir inanış hâkimdir. Ülkemizde ise çok sık söylenen ‘Çok gülen çok ağlar.’ gibi bir cümle vardır. Bu yüzden birçok insan “çok mutluyum yakında kesin başıma kötü bir şey gelecek” şeklinde olumsuz düşünceler içerisinde olabilir.
Nasıl Anlaşılır?
Çerofobisi olan kişilerin bilerek mutlu olmaktan kaçındığına dikkat çeken Psk. Cansu Karaman, hastalığın belirtilerini şöyle sıraladı:
Bu Endişenin Sebebi Nedir?
Geçmişte yaşanan travmaların mutluluk korkusunun başlıca sebebi olduğuna vurgu yapan LifeClub Uzm. Klinik Psikoloğu Cansu Karaman, “Kişilerin önceden kendi ya da çevresindekilerin yaşadıkları olumsuz yaşam deneyimleri bu durumu tetikleyebilir. Örneğin; mutlu birinin başına mutluluktan hemen sonra kötü bir şeyin gelmesi ya da buna şahit olması etkili olabilir. Bu durum kişinin algıda seçiciliği ile ilişkilidir” dedi.
Çerofobi İle Nasıl Baş Edilir?
Psk. Cansu Karaman, çerofobi ile ilgili yapılan araştırmalarda, bu durumun kişinin iyi oluş halini negatif yönde etkilediğinin ortaya çıktığını söyledi ve baş etme yollarını anlattı: “Bilişsel Davranışçı Terapi ile kişilerin olumsuz otomatik düşüncelerinin saptanması ve yeni alternatif düşüncelerin geliştirilmesi gerekmektedir. Sizlerde bu durumu yaşıyorsanız ve işlevselliğinizi olumsuz yönde etkiliyorsa mutlaka bir klinik psikologdan destek almayı deneyin.”