DİSK/Genel-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Ovalı, Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında “Belediye Şirket İşçileri de Kamu İşçisidir, Kadro İstiyoruz” dedi.
İLKGÜN HABER – DİSK/Genel-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Ovalı, Ali Hikmet Paşa Meydanı’nda yaptığı basın açıklamasında “Belediye Şirket İşçileri de Kamu İşçisidir, Kadro İstiyoruz” dedi.
DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Ovalı, basın açıklamasında “Yargı kararlarıyla ticari şirket olarak nitelendirilip ilave tediye hakkını alamayan belediye şirket işçileri de kamu işçisidir. Bu nedenle belediye şirket işçilerinin tüm mali, sosyal, özlük farklılıkları giderilmelidir. Bunun tek bir yolu vardır. Bu sorunun kökten çözümü, hakkımız olan kadronun verilmesidir” dedi.
Belediye şirket işçilerinin maruz kaldığı haksızlığa da dikkat çeken Ovalı, “Anayasa’da güvence altına alınmış olan çalışma hakkına ve eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde çalıştırılıyor. Artık bu ayrımcılığa ve eşitsizliğe son verilsin istiyoruz. Belediye işçilerinin gerçek sınıf ve mücadele örgütü olarak bizler; bu ayrımcılık karşısında, mücadeleyi büyüterek, tüm belediye işçilerinin sesi olmaya devam edeceğiz” dedi.
Belediye şirketlerinde çalışan işçilerin de diğer işçiler gibi kadroya geçirilmesi ve ilave tediye haklarının bir an önce verilmesi gerektiğini, dile getiren Ovalı, bu talebi işyerlerinden ve meydanlardan haykırmaya devam edeceklerini söyledi.
DİSK/Genel-İş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı Hüseyin Ovalı “Belediye Şirket İşçileri de Kamu İşçisidir, Kadro İstiyoruz” konulu basın açıklamasında şöyle dedi;
“Uzun zamandır, yoksulluğun, işsizliğin, düşük ücretle çalışmanın, güvencesizliğin, enflasyonun, kötü çalışma ve zorlu yaşam koşullarının pençesindeyiz. Her geçen gün alım gücümüz biraz daha eriyor. Ekmeğimiz biraz daha küçülüyor. Ekonomik ve siyasal krizlerin sarmalındayız. Yoksulu daha yoksul, zengini daha zengin yapan bu düzen açıktır ki, emeğe düşman bir düzendir. DİSK / Genel İş Sendikası olarak, içinden geçtiğimiz bu kriz ve kaos ortamında bu politikaların karşısında durmaya, işçi sınıfının hakları için mücadele etmeye ve demokrasi cephesini büyütmeye kararlı bir şekilde devam edeceğiz.
Bizler, mücadelemizi büyüterek haklı taleplerimizden asla vazgeçmeyeceğiz. Baskıyla, zorla, sansürle sesimizi kısmaya çalışanların bize dayattıkları “kader”e razı olmayacağız. Bu nasıl bir kaderdir ki, yoksulu, işçiyi, madenciyi öldürüyor; patronu koruyor?
Değerli kardeşlerim, Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşıyoruz. Zamlar, düşük ücretler, yüksek enflasyon ve ağır vergilerle işçinin emekçinin sırtına yüklenen yük, artık taşınamaz bir haldedir. Adaletsizlik, hukuksuzluk had safhadadır. Kamu yararı için alındığı söylenen vergiler sermayenin yararına harcanıyor. Adaletsiz bir vergi sistemi var. Gelir vergisi dilimleri işçileri mağdur ediyor. Aldığımız ücret zamlarının önemli bir kısmı bu vergi dilimlerine gidiyor. “Gelir vergisi işçilerin lehine yeniden düzenlensin” ve “zenginden daha çok, fakirden daha az vergi alınsın, vergide bir adalet sağlansın”.
Genel-İş Sendikamız, belediye işçilerinin hakları için, ülkemizin geleceği için, emek ve demokrasi mücadelesini ısrarla ve kararlılıkla sürdürmektedir. Gelir eşitsizliği, yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, açlık sınırı altındaki ücretler, işçilerin geçinmesini ve insanca yaşamasını olanaksız hale getirmiştir. Bu koşullar altında ayrımcılık, güvencesizlik ve eşitsizlik yayılmaya devam ediyor. Belediyelerde çalışan işçilerin % 92’sini oluşturan belediye şirket işçileri de uzun zamandan beri büyük bir ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Bu ayrımcılık, bu eşitsizlik, bu adaletsizlik, taşeron işçilerin 696 sayılı KHK ile belediye şirketlerine geçirilmesi ile başladı.
696 sayılı KHK ile kamuda çalışan taşeron işçilerden merkezi idarede bulunanlar, doğrudan kadroya geçirilirken belediyelerde çalışan taşeron işçileri, belediye şirketlerine aktarıldı. Sonuç olarak, 450 bin işçiye ayrımcılık yapıldı ve bu işçilere kadro verilmedi.
Bu durum birçok eşitsizliği de beraberinde getirdi. Örneğin belediye işçileri kamu işçisi olmasına rağmen kamuda çalışan işçilerin yararlandığı, 52 günlük ilave tediye hakkından yararlanamıyor.
696 sayılı KHK çıktığı günden bugüne kadar Sendikamız söz konusu ayrımcılık ve adaletsizliğe karşı çeşitli eylemler ve basın açıklamaları yaptı, kadro talebinin gerçek savunucusu oldu. Her eylemimizde ve açıklamamızda, hakkımız olanı haykırdık; Belediye Şirket İşçilerine “Gerçek Kadro İstiyoruz” dedik. “Belediye İşçileri Kamu İşçisidir” dedik. “Ayrımcılık Son Bulsun Haklarımız Verilsin” dedik.
Bir kez daha haykırıyoruz: Yargı kararlarıyla ticari şirket olarak nitelendirilip ilave tediye hakkını alamayan belediye şirket işçileri de kamu işçisidir. Bu nedenle belediye şirket işçilerinin tüm mali, sosyal, özlük farklılıkları giderilmelidir. Bunun tek bir yolu vardır. Bu sorunun kökten çözümü, hakkımız olan kadronun verilmesidir.
Buradan soruyorum: Belediye şirketleri, kâr amaçlı ticaret mi yapıyor? Elbette hayır! Belediye şirket işçileri kamu işi yapıyor, doğumdan ölüme halk hizmeti veriyor. Nerede ticaret? Bu hukuksuzluğun çözümü hakkımız olan kadrodur. Bu kadroyu mutlaka, ama mutlaka alacağız.
Bir başka sorun da şudur: Yıllarca kadroya geçme hayali kuran binlerce taşeron işçi şirketlere geçirildikten sonra emekli olmak zorunda bırakıldı. Hâlâ yüz binlerce işçi benzer sorunlarla karşı karşıyadır. Belediye şirket işçileri, Anayasa’da güvence altına alınmış olan çalışma hakkına ve eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde çalıştırılıyor. Artık bu ayrımcılığa ve eşitsizliğe son verilsin istiyoruz. Belediye işçilerinin gerçek sınıf ve mücadele örgütü olarak bizler; bu ayrımcılık karşısında, mücadeleyi büyüterek, tüm belediye işçilerinin sesi olmaya, devam edeceğiz. Taleplerimiz doğrultusunda, eylem ve etkinliklerimizi artırma kararlılığındayız. Gerekli yasal düzenlemeler bir an evvel yapılıp; “Belediye şirketlerinde çalışan işçilerin de, diğer işçiler gibi, KADROYA GEÇİRİLMESİ ve ilave tediye haklarının bir an önce verilmesi” temel talebimizdir. Bu talebi işyerlerimizden sonra şimdi de Meclis’te dile getirmek için, girişimlerde bulunacağız. Meclis’te grubu bulunan siyasi partilerle görüşüp yasa teklifi verilmesi için çağrıda bulunacağız. Ve biz bu haklı davadan asla vazgeçmeyeceğiz. Kadro hakkımızı alana kadar mücadeleye devam edeceğiz.
Biz gücümüzü kendi örgütlülüğümüzden ve haklılığımızdan alıyoruz. Bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz ve kazanacağız. İşçi Sınıfının Örgütlü Gücü, Birliği ve Dayanışması Karşısında, Hiçbir Güç Duramaz.
Eşitsizliğe, adaletsizliğe, hukuksuzluğa, yoksulluğa ve işsizliğe teslim olmayacağız.
Yaşasın DİSK, Yaşasın Genel-İş,
Yaşasın İşçilerin Birliği”