İHD Adana Şubesi çocuk hakları gününde basın açıklaması düzenledi

İHD Adana Şubesi çocuk hakları gününde basın açıklaması düzenledi
Yayınlama: 20.11.2023
A+
A-

İLKGÜN HABER – İHD Adana Şube Binasında Gerçekleştirilen Basın Açıklamasında Yönetim Kurulu Adına konuşan Havin Ölmez, Çağlar boyu ihmal edilen çocuk hakları, ancak 20. yüzyılda gündem olmaya başladığını söyledi.

Ölmez, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nca 20 Kasım 1989’da Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edilmiş olup, 1990 yılında Türkiye tarafından da sözleşme imzalanmıştır.

1994 yılında 17., 29. ve 30. maddelerine çekince konularak Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce onaylanmış ve  1995 yılında da Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Sözleşme, Amerika Birleşik Devletleri ve Somali dışında 197 ülke tarafından onaylanmıştır.

Tüm çocukların aynı haklara sahip olduğunu ve bütün hakların eşit derecede önemli olduğunu vurgulayan Sözleşme toplam elli dört maddeden oluşmuştur. Her biri ayrı bir hakkı özetleyen dört kısımdan meydana gelmektedir. Bu haklar; hayatta kalma hakkı, gelişme hakkı, korunma hakkı ve katılım hakkıdır.

Çocuk hakları, çocukların zihinsel, bedensel, sosyal, duygusal ve ahlaki bakımdan bağımsız bir şekilde gelişebilmesi için hukuk kuralları ile korunan durumlarıdır.

Dünyada en çok ülke tarafından imzalanmış olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin kabulünün 33. yılındayız. Peki çocuk haklarında 33 yılda nereye gelindi?

BM Çocuk Hakları Komisyonu’na göre imzacı ülkeler arasında BM’ye rapor gönderen 43 ülkeden sadece 14’ü sözleşme ilkelerini iç hukuklarına uyarlamış, diğer ülkeler sözleşmeye uyum sağlamak için yeni ve benzer yasalar çıkarmış veya uyum sağlamak yerine çocukları kendi hakları konusunda bilinçlendirmeyi tercih etmişlerdir.

Uluslararası Af Örgütü’nün verdiği bilgilere göre pornografi, şiddet ve yasa dışı faaliyetlerin çokça görüldüğü ülkelerde çocuk istismarı had safhalara ulaşmaktadır. Dünyada iş çevrelerinde istihdam edilen 5-17 yaş arası yaklaşık 152 milyon çocuğun 64 milyonu kız, 88 milyonu erkek ve bu oranın yüzde 71’i tarım sektöründe çalışırken, yüzde 69’u kendi aile işlerinde karşılıksız çalışmakta; çocuk işçilerin 72,5 milyonu sağlığını, güvenliğini ve ahlaki gelişimini tehdit eden sektörlerde çalışmak zorunda bırakılmaktadır.

Yine UNİCEF raporlarına göre dünya çapında erken yaşta evliliklerin sayısının toplamda 765 milyon olduğu tahmin edilirken, kadınların 5’te 1’i, erkeklerin 30’da 1’i 18’den küçük yaşta evlilik yapmaktadır. Bugün çocuklar hâlâ toplumun istismara en açık ve savunmasız grubunu teşkil etmektedir.

Ülkemize bakıldığında sözleşmenin yürürlüğe girmesinin üstünden geçen yıllara rağen Türkiye’de hala tarımda çalışan 2 milyona yakın çocuk işçi bulunduğu gibi erken yaşta zorla evlendirilen, her türlü istismara ve şiddete maruz kalan, cezaevinde bulunan, okula gidemeyen, çatışma ortamında kaybedilen, yükselen enflasyon nedeniyle yoksullaşan ve yaşına göre fiziksel gelişimi geri düzeyde bulunan çocuklar bulunmaktadır.

İstismarla mücadele için etkin çözümler bulunması gerekirken günlük politik ihtiyaçlar nedeni ile çocukların istismarcıları ile evliliklerini çözüm olarak sunan, suça sürüklenen çocuklar için cezaevi dışında çözüm üretmeyen, çocuk işçiliğini ortadan kaldırmayan, her çocuğa eşit okul imkânı sağlamayan, ayırımcılığın ortadan kalkmasına yönelik önlem almayan, yoksulluğa çözüm bulamayan, ayrımcılığın önüne geçmeyen, çocuğu birey yerine koymayıp önemsemeyen, çocuğun yüksek yararına aykırı her türlü anlayış ve uygulamanın karşısında olduğumuzu vurgulamak istiyoruz.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmede yer aldığı şekilde, devletlerin çocukların haklarının gözetilmesinde uymakla yükümlü oldukları asgari standartları esas alan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Çocuk Koruma Kanunu, çocuğu yargı dışında ele alan yapıyı kuramamış, çocuklar için cezaevi dışında onarıcı adalet sağlayacak kurum ve kuruluşlar oluşturulmadığı için suça sürüklenen çocuklar ve risk altında olan çocuklar için gerekli korumayı sağlayamamaktadır. Bu nedenle idari alt yapının güçlendirilmesi, kurumlar arasında etkin koordinasyonu sağlayacak politikalar geliştirilmesi ve eksikliklerin giderilmesi bir an önce sağlanmalıdır.

Adana’ya bakıldığında ise, çocuklar, hırsızlık, gasp, tehdit, şantaj, kasten adam yaralama, taksirle adam yaralama, resmi belgede sahtecilik, kendisinden yaşça küçük çocuğa cinsel istismar/taciz/saldırıda bulunma gibi suçlara itilmişlerdir. İhmal, istismar, çocuk işçiliği, sokakta çalıştırılma gibi suçun mağduru olmuşlardır. Bu sorunun yalnızca bir hukuki sorun olmayıp aynı zamanda bir sosyal sorun olduğu gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır.

Suça itilen çocuk, korunmaya ihtiyacı olan çocuk ve suç mağduru çocuk sorunu her yıl artarak devam etmiş, sorunun çözümünde ise, ne yazık ki bir arpa boyu yol kat edilememiştir. Çocuk hak ihlallerinin önüne geçilememiştir.

Çocuklar ve çocuk haklarına ilişkin düzenlemeler günlük ihtiyaçlara ve politikalara göre değil çocuğun yüksek yararını esas alan bütünlüklü bir politika içinde ele alınmalıdır. Çocuklar dahil hiç kimse renklerine, cinsiyetlerine, tabiiyetleri ve inançlarına göre farklı muameleye tabi tutulamaz. İşkence ve kötü muameleye maruz kalamaz. Yaşam hakları ellerinden alınamaz. Çocuklar hayatta kalmalı, özgürce yaşamalı ve gelişmelidir. Bunu sağlamak ise bizlerin ve tüm devletlerin görevidir.

Tüm çocukların, Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirtildiği gibi ayrımcılığa uğramayacağı, yaşama ve gelişme haklarının etkili şekilde yerine getirileceği, çocukların yüksek yararının gözetileceği ve kendisi hakkında alınan kararlarda görüş belirteceği yani Çocuk Hakları Sözleşmesinin bu temel ilkelerine uygun günlerin gelmesi için mücadelemiz her zaman devam edecektir.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.