Bizim Ali her şeye kadirdir

Annem, Bizim Ali her şeye kadirdir. Her şeyi bilir. Her bir şey ondan sorulur derdi.

Yayınlama: 24.05.2024
Düzenleme: 24.05.2024 08:13
A+
A-

Annemin bir Alisi varmış, Annem o Aliyi öve öve bitiremezdi. Öyle severdi, öyle severdi ki büyük bir aşkla deme gitsin.

Annem Aliye
Benim Alim derdi.
Her lafın başında
Benim Alim şöyle, benim Alim böyle diye, ballandıra ballandıra anlatırdı. Anlattıkça Annemin gözleri güler, büyük bir haz aldığı, her halinden belli olurdu.

İnsan birini severde böyle mi sever hayret valla!

Benim Alim der, başka bişey demezdi.

Annemin Alisi acayip bir varlıkmış. İnsan mı? Tanrımı? İlah mı? Bende işin içinden çıkamadım gittim vesselam.

Annemin Alisi, o kadar iyi, temiz kalpli, dürüst ve düzgün birisiymiş ki.
Ne yalan söylermiş, ne iftira edermiş, nede var olan bir şeyi inkar edermiş.
Her ne olursa olsun, her şeyi, olduğu gibi anlatırmış.

Annemin Alisinin ağzından kem, kötü, can sıkıcı, kulak tırmalayıcı tek bir söz çıkmazmış.

Fakir, fukara babası gibi, her derman arayana derman olur, aç olanı doyurur, darda kalanın darına yetişir, dar ağacında olsa bile onu dardan indirirmiş.

Annemin Alisi, öyle ileri görüşlü, öngörüsü yüksek, geleceği gelmeden bilirmiş. Tabi nasıl olurda bütün bunları anlar, bilir orasıları muamma.

Annemin Alisi, anlaşılan, sen gibi, ben gibi basit bir insanmış. Üstü başı eski, gariban ve fakir bir adamcağızmış. Son derece alçak gönüllü, hiç bir egosu olmayan sıfır kibirli birisiymiş. Eli, yüzü düzgün, yüzünden nur akan nurlu biriymiş. Aç olan, kurt, kuş onun yüzüne baksa doyarmış.

Annem derdi ki, benim Alim, dibi görünmeyen deryaların, denizlerin altında ne var, ne yok bilirmiş. Her şeyi duyar, dünyanın ötesindekileri görür, bir adımda, koca dağları, deryaları aşarmış.

Annemin Alisi, bütün yabancı lisanlardaki insanlarla konuştuğu gibi, sudaki balıklarla konuşur, o balıkların anasını, babasını hatta! Bütün sülalesini bile tanır, onlarla hal, hatır edermiş.

Bütün vahşi hayvanlar, Annemin Alisini görünce, dile gelir, Aslanlar, Ceylanlarla karışır, bacı, gardaş dost olur, birbirlerine sarılır yatarlarmış.

Annemin Alisi, daha küçücük çocukken, koskoca bir devin elini, hurma ağacının dallarıyla bağlayıp, yüz yıllar sonra, o deve acıyıp, ellerini geri çözmüş.

Annem, benim Alim, öyle kavga, gürültü, savaş bilmez. Eline kesici bir bıçak, kılıç almaz, soğanın başını bile kesmez diye, bir Ali anlatıp dururdu.

Annem rakıyı çok severdi. Ben her akşam sazı elime alır, bir kadeh rakı doldurur içerken, benden rakı isteyemez amma. Ben Annemin rakı istediğini hemen anlardım.

Annemin rakısını doldurur, suyunu ilave ederdim. Annem rakı kadehini eline alır Ya Ali, bu dem senin demin olsun, bunu böyle kabul eder, ya Ali diye rakı bardağını kafasına diker nuş ederdi.

Annem bir sürü ilaç içer, rakı içmesi aslen yasaktı. Bir kadehten sonra, bir dem de Alimin demi olsun, Alimin şerefine doldur diye, rakı kadehini önüme doğru sürerdi.

Annem rakı içtikçe güzelleşir, birazda eli, yüzü kızarır, çok hoş, sohbet biri oluverirdi.
Annemin muhabbetinde kesin Alisi de yanında ya da karşısında olur, onunla, senli, benli konuşurdu.

Anne sen hiç Aliyi gördün mü derdim? Tabi oğlum görmez olur muyum, her zaman beraberim Alim le derdi.

Annem Ali deyince, Allah, Muhammed, Kur an, din, imandan hiç bahsetmezdi. Ali her şeye kafi gelirdi.

Benim Alim, her şeye kadir, her şeyi bilir, her bir şey, ondan sorulur derdi.

Anne senin Alin nasıl birisi dedim bir gün.
Annem, o kudret kandilinde bir nurdur dedi.

Ben Annemin anlattığı şeyleri bazen pek anlamazdım.

Bazen bir ah çekerdi, ya Ali sen bilirsin, senden medet der, kalkar giderdi.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.