İnsanlığın bu dünyada ki en büyük yaratımı ve üretimi olan sanat dünyadaki en büyük sivil ve demokratik güçtür. Dünyanın en büyük ordularına, silahlı gücüne, zora, zorbaya ve en zalim diktatörlüklerine bile boyun eğmemiş, biat etmemiş ve sanatın o yenilmez cazibeli gücüyle karşı koyup galip gelmiştir. Sanat insanın ve bütün insanlık tarihinin yeniden sanatın kendi dünyasında […]
İnsanlığın bu dünyada ki en büyük yaratımı ve üretimi olan sanat dünyadaki en büyük sivil ve demokratik güçtür. Dünyanın en büyük ordularına, silahlı gücüne, zora, zorbaya ve en zalim diktatörlüklerine bile boyun eğmemiş, biat etmemiş ve sanatın o yenilmez cazibeli gücüyle karşı koyup galip gelmiştir. Sanat insanın ve bütün insanlık tarihinin yeniden sanatın kendi dünyasında bütün yaşamların bir soyutlanması olarak yeniden canlandırılır. Sanat insanın ta kendisi olup insan ruhunun derinliklerinde en ince ayarlı bir anlatım biçimidir.
Türküleri yapanlar yasaları yapanlardan daha güçlüdür diyen büyük liderlerin insan ruhuna işleyen o güçlü silahın gücüne olan inançlarının ne kadar güçlü olduğu bu günde aşikârdır. Sanatçı halkın dertlerini ve gelişen olayları en doğru ve çabuk kavrayan uz insanlardır. Sivillik hiçbir kaba ve silahlı gücü kullanmayan ve onu dışlayan sade insanın kendine güven gücüdür. Gandi de büyük Britanya Emperyalizminin sömürgeci gücüne karşı tek başına bu sivil insan gücünü kullanarak dünya halklarına en iyi gösteren büyük sivil itaatsizlik eyleminin büyük sanatçısıdır.
Ülkemizde yirmi yıldır ki yaşadığımız insanı yadsıyan ve kaba güce tapan iktidar en sonunda bir şiire ve bir sanatçıya yenilerek, sanatın gücüne teslim bayrağını açarak, bütün dünyaya göstermiş oldu.
İktidarın dayanılmaz, zor, hukuksuz ve adaletsizliğine Sezen Aksu bir şiirle cevap vererek bütün gönüllerde yer bulup ve aynı günde 50 farklı dünya dillerine çevrilerek sanatın nasıl bir evrensel ve dünya ölçeğinde büyük bir güç olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Siyasi iktidarın muktedirleri hemen çark ederek Sezenin yarattığı bu dünya sanat atmosferinden nasıl korktuğunu geri vitese takarak çark etmesine tanık oldu.
Sezen ve bu ülkenin önemli aydın, yazar ve kanaat önderi bir zamanlar bu ülkeye Demokrasi gelecek, bizim ülkemizde de gerçek adalet ve bağımsız hukuk hüküm sürecek diye büyük bir ümitle yetmez ama evet diyerek Anayasa oylamasına evet demişlerdi. Ben o zamanda inanmamış HAYIR demiştim. Dünde bu günde ülkemizin kötü bir hastalığı olan sen zamanında şunu yapmıştın, sen bizim başımıza bela olan yasalara evet demiştin diye bu günde haksız bir suçlamayla o insanları halen suçlu ilan ediyorlar.
Bir günah Keçisi arayan küçük kaygıların kötü hastalığıdır diye düşünüyorum bütün bu eleştirileri. İnsan yanlış yapmadan doğruları nasıl fark edebilir ki. Geçmişteki yanlışlıkları da hiç gocunmadan kardeşim biz o gün ümidimizin verdiği ruhla evet dedik ama bize söz verenler bizi yanılttılar diyebilmeliler. Anadolu’da söz ağızdan çıkar derler eğer bir insan hele ki bir devlet yönetiminin başındaki zatlar insanlara Demokrasi, insan hakları, adalet ve hukuk sözüyle söz vererek iyi niyetli insanların büyük bir ümitle desteğini alıp sözünde durmayıp tam tersini yapıyorlarsa söz bitmiştir. Buna balık baştan kokar deyip birde TUZ kokmuş TUZ biz ne yapalım derler.
Bu gün SEZEN AKSU bütün dünyada sanatın gücünü, güzelliğini onun insana verdi hazzı evrenselliğini bir kez daha kanıtlamış oldu. SEZEN AKSU artık bu ülkenin evrensel bir değeri olarak en güçlü sanat ve siyasetinde lideridir. Liderler böyle en zor zamanlarda en doğru kararlarla ve eğilmez dik duruşlarıyla halkın gönüllerinin lideri olurlar. Gerçek Cumhurun lideri ve başkanları ve geleceğin güzelliklerini yaratacak olanlar bu günün karanlık ve kötülüklerin karşısında eğilmeden duranlardır.
Ben her zaman bu ülkede Cumhurun başkanı halkın liderleri haklın dertlerini en iyi sanatıyla anlatan
sanatçılardan olmasını hayal ederdim. Benim en büyük Cumhurbaşkanı adayım Ömer Zülfü Livaneli
diye içimden geçirirdim. Şimdi SEZEN AKSU bu günün Cumhurun adayı olma hakkına layık olmuştur.