Yerel seçimlere beş kala, her yerden aday, adayları fışkırmaya başladı.
Mevcut başkanlar, biz usta olduk ustaları seçin, biz daha iyi götürürüz diye yeniden adaylıklarını ilan ediyorlar.
Yeni adaylarda, ustalaşmak için, bize fırsat verin diye oy istiyorlar.
Usta olanlarla, yenilerin tek ortak yanları, ben daha iyiyim, beni seçin.
Benim şöyle projelerim var, şu konularda çok eğitimliyim, şöyle başarılarım ve deneyimim var, nitelikliyim falan değil.
“Onu alma beni al”.
Milletvekili ve yerel yönetimlere aday olanların çoğunluğu.
Avukat, Mühendis, Bürokrat.
Birde, partilerde, ihale, mihale, karpuz, marpuz işleri yapan simsarlar var.
Halktan, samimi, kafası çalışan, uygun, düzgün ve bu işe gerçekten layık insanlar yok denecek kadar yoklar.
Adanada birde bu aday, adayları içinde, illede yerli olsun diye tutturan, yerli isteyenler var.
Bir adayın babası, yüz yıl önce Adanaya gelmiş ama bir türlü yerli olamıyor onlar.
Yerli isteyenlerin yerli tanımı, Alevi ve Kürt olmayacak.
İkiyüz yıl önce Adanaya gelip yerleşmiş olsalar bile, yerli ve milli kabul edilmiyorlar.
Bu aday, adayları, her seçimde kesin bir yerlere adaylar. Milletvekili, Belediye başkanlığı, Meclis üyeliği, Muhtarlık, ne olursa olsun, yeterki bir koktuk kapsınlar.
Ben her şeyi yaparım, yeterki seçileyim.
Bu işe uygun olup olmadığını hiç kimse sorgulayıp, karar veremiyor. Tek karar merci, kendileri, esas belirleyici ise, Genel Merkez.
Ülkede öyle büyük bir işsizlik var ki. 10 kişi alınacak yere, 10 bin kişi baş vuruyor.
Bir Beldiye Başkanlığına, onlarcası aday olup, sadece birisi atanıyor.
1980 yılından bu yana, bu hep böyle devam ediyor.
Öyle adaylar görüyorum ki, yüzüm buruşup, içim kararıyor.
Sendemi Bürütüs der gibi, hayret ediyorum.
Nitelik, liyakat, kalite, güven, deneyim, eğitim, doluluk ve derinlik hiç aranmıyor bu aday, adaylarında.
Seçilenlerin hiç birisi, halkın gözünde, gönlünde yoklar.
Hiç bir değer yaratamamışlar.
Önce kitle ve meslek örgürlerinde pişip, halkın gözünde değer bulup, deneyim kazananlar, bir üst makama aday olmalılar diye düşünüyorum.
Doğrusu da bu olsa gerek.