DÜNYAYI SARSAN VİRÜS

Dünyayı sarsan on gün diye bir kitap okumuştum, Ortaokul yıllarımda, sonra o kitap Film oldu, ne kadar izlendi bilemiyorum. Amerika’dan Rus devrimini izlemek için, Rusya’ya gelen bir Amerikalı gazetecinin, 1917 Rus devrimini anlatan bir kitaptı. Benim çok hoşuma gitmişti, o zaman fena halde Sosyalistik, şimdide öyleyiz ama kendi halimizde pasifçe. Devrimin en kritik on gününü […]

Yayınlama: 16.03.2020
A+
A-

Dünyayı sarsan on gün diye bir kitap okumuştum, Ortaokul yıllarımda, sonra o kitap Film oldu, ne kadar izlendi bilemiyorum. Amerika’dan Rus devrimini izlemek için, Rusya’ya gelen bir Amerikalı gazetecinin, 1917 Rus devrimini anlatan bir kitaptı. Benim çok hoşuma gitmişti, o zaman fena halde Sosyalistik, şimdide öyleyiz ama kendi halimizde pasifçe. Devrimin en kritik on gününü öyle güzel anlatmış ki, insan hayran oluyor o anlatıma.
Şimdi dünyayı gerçekten sarsan bir virüs var ki, bizde halen gayrı ciddi bir halde alacı bir dille ve halle bakıyoruz olaya. Bir sürü teori var bu virüsün çıkışıyla, kimi biyolojik savaş diyor, kimisi ticaret savaşları, kimisi düzenli bir nüfus planlaması olarak yorumluyor. Daha çok kronik rahatsızlığı olanlar ve 60-65 yaş üstü yaşlıları etkiliyor, gençlere ve çocuklara pek bir şey yapmıyor. Bu tarafı iyi denilecek hayırlı bir hastalık, gençler ve çocuklardan uzak dursun da. İlk önce Çin de çıkıp dünyaya yayıldı, Çin bu gün ölümlerin ve virüsün yayılmasını önleyip durdurdu. Esas zorda olan ülkeler, Avrupa ülkeleri, bizim ülkemizde bir tane bile yok denilirken. BM Virüsün yayıldığı ülkelere faizsiz kredi ve hibe dolar verileceği bilgisi alındığı saatlerde. Bizim sağlık bakanımız, bizde de Korona olabilir deyip, bir iki
derken vakalar sıralanmaya başlandı.
TV lerde bir alt yazı geçiyor, Bar, Meyhane, Pavyon, Gazino gibi insanların toplu olduğu yerler süresiz kapatılacak. İnsanların toplu halde olduğu yerler yasaklanıyor, sonu nereye varır belli değil, herkes evinde kalsın dışarı çıkmayın öğüdü kulaklara sızmış. Hemen alkollü mekânların kapatılması, iktidarın alkole karşı bir tutum sergilemesi olarak yorumlanabilir. Hâlbuki bu virüsü öldüren en iyi ilaç alkol,
devletin alkol kullanımını destekleyip, alkolü ucuzlatıp cazip hale getirmesi lazım deniliyor. Lokantalar, Kâffeler ve Kahvehaneler yasak edilmiyor kapatılmıyor da, neden Meyhaneler, düşündürücü. Sosyal medyada, iktidarın bu durumdan faydalanıp, sivil darbe yapabilir kaygılarını görmekteyiz, herkes aklına geleni söylüyor.
Şeriatla yönetilen İran, Cuma namazlarını tedavülden kaldırmış, Avrupa’da Kiliseler, Havralar da kapatılmış. Ülkemizde Camiler boşaldı, Diyanet ilginç açıklamalar yapıyor, alkol kullanılabilir gibi. Cem evleri bütün ibadet ve toplantıları ilk önce erteleyen ve sonlandıran kurum oldu, akıllıca bir iş. Can korkusu Allah korkusunu geçmiş durumda. Gözle bile gözükmeyen küçücük bir mikrobun, bütün dünyayı dize getirip, dinlerin ve Tanrının bir virüse hükmü geçmiyor. Şu işe bakın, binlerce yıldır insanüstü, dinler ve Allahın bir küçücük mikroba karşı çaresiz kalması, insanı çok derin düşüncelere daldırıyor. Benim zaten her türlü insanüstü ve bilim dışı inançlara karnım tok. Onlar binlerce yıldır, bütün insanlığa yalan ve hikâye anlatıyorlar. Dinlerin bütün kuramları ve savları, her zaman yalan ve boş çıktı.

Ne Cennet ne Cehennem ve öteki dünya savları, hiçbir zaman, yeryüzüne gerçekçi yansımadı. Bu kadar boş ve yalan dolu çıkan dinlerin teorileri, dibe vursa da, dinlere meyledenlerin sayısı daha da fazlalaştı. Gelişmiş Avrupa ülkelerinde dinler, nüfusun yüzde, 10-en fazla yirmisine tekabül ederken. Az gelişmiş Ortadoğu ve Arap ülkelerinde, nüfusun büyük bir bölümü, halen ısrarla dinlerine sıkı, sıkı sarılıyorlar. Dünyayı sarsan bu virüsü hep beraber, büyük bir kaygıyla izlemeye devam edeceğiz.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.