Gerçekten bu sorunun yanıtını arayan bir Müslüman var mıdır, neden biz Hacca gideriz, Hac nedir, ne değildir diye. Tarih insanlığın geçmişini irdeleyen bir bilim dalıdır, tabi tarihin gerçeğini, hakikatini arayıp bulmak gerek. Gelenekler toplumların, yaşamına nasıl girmiştir, bunu insanlar pek bilmezler, sadece ona uyar ve onu devam ettirirler. Engels gelenekler tarihin geri vitesi demiş,geleneklere bağlı […]
Gerçekten bu sorunun yanıtını arayan bir Müslüman var mıdır, neden biz Hacca gideriz, Hac nedir, ne değildir diye. Tarih insanlığın geçmişini irdeleyen bir bilim dalıdır, tabi tarihin gerçeğini, hakikatini arayıp bulmak gerek. Gelenekler toplumların, yaşamına nasıl girmiştir, bunu insanlar pek bilmezler, sadece ona uyar ve onu devam ettirirler.
Engels gelenekler tarihin geri vitesi demiş,geleneklere bağlı kalanlar, geriye gider, ilerleyemez demiş, doğruda demiş. Kâbe Halil İbrahim Peygamber ve oğlu İsmail tarafından yapıldığı söylenilir. H. İbrahim Peygamberin ilk karısı Sahra[Sarah] Peygamberin ikinci karısı, Cariye[ Köle] Hacer ve oğlu İsmail’i Hicaz bölgesine sürgün ettirir, kendi oğlu İshak ın malına ortak olmasın diye. İsmail Hicazda Curhumlu[ Arap] bir kadınla evlenir,bundan dolayı Araplar, bizde Halil İbrahim’in soyundanız derler.
İslam’ın kuruluşuna 600 yıllarına kadar, Kâbe Putperestlerin mabedidir, yani Put hanedir.Adam kendi Putunu eliyle, ağaçtan, taştan, çamurdan yapar, Kâbe ye koyar ve Tanrısını tevah ederek Hac görevini yapar. Kâbe Farklı inançların ve çok Tanrılı dinlerin ortak mabedidir, hem ticaret hem de inanç yeridir. İslam’dan önceki Cahiliye dönemi,İslam’dan daha, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratikti.
Kimse kimsenin Putuna, Tanrısına karışmaz ve saygı duyardı. Hz. Muhammed güçlenince bütün Putları devirip yok ettirdi, sadece kendi ailesinin Putları, Lat ve Menatı, 13 yıl sonra tedavülden kaldırmıştır. Muaviye ve Ali düşmanlığı Kabenin gelirinden kaynaklı, çıkar atışması idi. Her dönem Kâbe yi bir aile yönetir, bazen, Ümeyye oğulları {Emeviler] bazen de Haşim oğulları yönetirdi. Kâbe yi koruyan, yöneten aile, Kâbe geliriyle geçiniyordu. Kabenin güvenliği, Hacıların, yiyecek giyeceği ve hayvanların giyeceği, Kabeyi yönetenler tarafından karşılanıyordu, tabi parayla. Çok eskilerde, Hac görevi çıplak yapılırmış, erkekler kadınları seyretmek için kenarlarda sıralanır, kadınlara bakarlarmış.
Kadınlar bu işten muzdarip olup, Ehram diye bir Hac giysisi icat edilmiş. Birde Hac yaparken giyilen elbise, kötü ruhların bulaştığı düşünülüp, o elbise bir daha giyilmezmiş. Peygamber Medine’ye göç edince, Yahudileri de kendi safına çekmek için, Kudüsü kıble kabul etmiş. Yahudiler bu işe kulak asmayınca, yönünü Kâbe ye dön dermiş. Yahudilerin kedisine uymadığı için, Medine deki Yahudileri güçlenince, Allah adına kılıçtan geçirtmiş. Şimdi bu bilgiler ışığında, Kabenin İslam adına, Müslüman için bir şey ifade eder mi, bence etmez. Hacıbektaş Veli, Hacca gitmeyi ve Kabeyi tevah etmeyi gerekli görmeyip, benim Kabem insandır misali gelin beni tevah edin demiş, iyide etmiş. Anadolu Alevileri, Hacıbektaş’a gidip, kendi iç temizliğini ve Hac görevini yapmış oluyorlar. İşid bu gün İslam adına en doğru ideolojik, tespiti yapıyor, biz Mekke’yi ele geçirdiğimizde, put hane olan Kâbe yi yıkacağız diyorlar. Kendi mantıkları içersinde çok tutarlı bir düşünce, çünkü Kâbenin İslam la hiçbir ilişkisi, bağı yok. Dinde mantık yoktur derler ya, bilimde yoktur, dine inanlar, akıl mantık çevresinde bir muhasebe yapamazlar. İnanana düşen görev, ne deniliyorsa ona inanıp, hiçbir itiraz etmeden, ona uymaktır. Akıl, bilim, mantık dine hiç uymaz. Bilimin aydınlatmadığı yoldan gitmek karanlıktır, diyen bir düşünce, bu günün insanının gideceği tek yol gibi gözüküyor ve de öyle.