Kapitalizmin dini olurmu?

Sevgili okurlarım bu gün sizlere KAPİTALİZMİN DİNİ OLURMU başlıklı bir makalemle muhabbet ve bakış açımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünyadaki bütün dinler, insanlığı adil, ahlaklı bir toplumsal yapıda yönetmek için, insanlar tarafından çıkarıldı. Yazdıkları kitaplarda, ne kadar iyilik, doğruluk, adalet vurgusu yapılsa da,uygulamada dünyanın en vahşi, insanlık dışı katliamlarını yaptılar. Kimi misyonerlikle gelişip büyüdü,kimisi de kılıç zoruyla. Bu […]

Yayınlama: 13.11.2019
A+
A-

Sevgili okurlarım bu gün sizlere KAPİTALİZMİN DİNİ OLURMU başlıklı bir makalemle muhabbet ve bakış açımı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dünyadaki bütün dinler, insanlığı adil, ahlaklı bir toplumsal yapıda yönetmek için, insanlar tarafından çıkarıldı. Yazdıkları kitaplarda, ne kadar iyilik, doğruluk, adalet vurgusu yapılsa da,uygulamada dünyanın en vahşi, insanlık dışı katliamlarını yaptılar. Kimi misyonerlikle gelişip büyüdü,kimisi de kılıç zoruyla. Bu dinlerin hepside, kendi ilkelerini, ayetlerini tanrının gönderdiğini, tanrı emri olduğunu söylediler, iddiaları Tanrının gönderdiği yolundaydı ama okunup bakıldığında hiçte Tanrının elinden çıkmış yazılar olmadığı gün gibi aşikâr.
Tanrının dinleri hem kendi aralarında, hem de kendi içindeki mezhepleri, bir birlerine düşman oldular. Özelliklede kendinden kopan mezhepler, hiçbir zaman anlaşamadılar, barış içinde yaşayamadılar. İnsanlık dinlerin hoşgörüsüz, anlayışından dolayı, savaş ve katliamlarla kap kara bir tarih yazdı.
Din bilimin, felsefenin, barışın gelişmesine hep engel oldu. Bilim adamları din dışı bir buluşu, görüşü savunamaz hale geldiler. galileo dünya yuvarlak ve dönüyor diyemedi, 1789 Fransız ihtilal inden sonra, dine karşı insanın özgürleşmesi karşısında, doğa bilimleri gelişti. Bugünkü bilimsel gelişmeler, dinin insan hayatından uzaklaştırılması ile oldu.
Egemenler insanları yönetmekte ki en etkili silah olarak hep dinleri kullandı, dinleri sömürdü, toplumları din, mezhep diye ayırarak, bir birlerine düşman ederek, kendi yönetme kabiliyetlerini geliştirdi.
Marks dine vicdansız dünyanın vicdanı, halkın afyonudur diyor. Din hakkında çok şeyler söylenildi. Dini eleştirenler, dindarlar tarafından hiç de hoş karşılanmayıp, çoğunun defteri dürüldü.
Kapitalizmin ruhu kardır. Sermaye, Kar edemeyeceğini bilse, tek bir tuğla bile koymaz. Ne bir fabrika açılır ne de bir iş yeri. Kapitalizm kar etmek için her türlü dalavereyi, yöntemi uygular. Kar için insanlık yerlerde sürünür, sermaye birikimi sadece karşılığı ödenmeyen, artı değer ile oluşur. Adalet,hukuk sadece sermayenin çıkarına işler. Doğa insafsızca yok edilir, kimse engel olamaz. İnsan sağlığı vs hiç önemli değildir yeter ki, sermaye kar edebilsin.

Devlet, millet her şey sermayenin kar etmesi için canla başla çalışır. Hiçbir bilim adamı karı engelleyemez, kamuoyuna bilimsel bir görüş sunamaz.
Bütün dünya insanlığını etkisi altına almış olan futbol, kapitalizmin en etkili silahı. Futbol sayesinde insanlar gerçek sorunlarını unutup, etkisizleştiriliyor. Halkın adeta afyonu gibi, uyutulup, avutuluyor.
Egemenler futbol sayesinde, toplumları koyun gibi güdüyor. Zam, zulüm, işsizlik, hukuksuzluk, futbol sayesinde gündemden düşüyor. Futbolla gündem değişiyor, halkın ilgisi başka bir yana çekilip, gerçeklerin üzeri iyicene örtülüyor. Egemenler toplumların her şeyini sömür derler. Futbol günümüzün en güzel örneğini bize böylecene göstermiş oluyor.
Hem insanların parasını sömürüyor, hem zamanını, sağlığın, ruhunu sömürüyor. Sadece maçlarda para kazanmıyor. Futbol için nice bahisler, toto, loto benim bilmediğim neler var neler.
İnsanların bilinçlerini öyle etkiliyor ki. TV de, radyoda, evde, sokakta her yerde, futbol konuşuluyor. Okumuş, okumamış, kültürlü, kültürsüz herkes futbol yiyip futbol içiyor. Futbol konuşup, futbol hakkında yorum yapma için, öyle yüksek eğitim vs gerekmiyor.

Okuma yazma bilmeyenle, profösör ün hiç farkı yok. Kendi ülkesinin başkentini bilmeyen, başka ülkelerin takımlarını ve önemli futbolcularını tanıyor, bütün özellikleriyle.

Bazan Pazar günleri yürüyerek çarşıya giderim. Sürüsüyle maça giden gençler geçer yanımdan, irkilerek, korkarak izlerim. Patlamaya hazır mayın gibi, hepsi formalı yâda tuttukları takım ı andıran renklerle 14,15 yaş ve üzeri. Acayip kılıklı, dövmeli, korkunç tipler, saçları dimdik, her bir yana ok gibi fırlamış, cins cins gençler. Marş söyleyerek, sağa sola laf atarak, polis abi gel beni copla, hadi gelsene diye polisi davet edip, polis gelince de, erkekliğin yüzde on dokuzunu kullanarak dehliyorlar.
Hepside sefil, yoksul çocukları. Ağızlarında elvan türlü küfürler. Doğru dürüst bir eğit alamadıkları, her hallerinden belli, İşsizlik ordusuna şimdiden aday, yarının belaları. Kavga dövüş doğru stata, tabi paraları varsa girebilirler, yoksa orası nasıl oluyor hiç maça gitmediğimden bilemiyorum.
Her takım taraftarı, kendi takımını büyük bir tutkuyla tutuyor, bir başka takımada düşman gözüyle bakıyor. Yabancı ülkelere karşı kendi milli takımlarını tutuyorlar, ırkçılık boyutunda. Bir karşılaşsalar, hiç bilmedikleri, görmedikleri, beklide adını bile bilmedikleri ülkenin insanına karşı, öldüresiye bir hınçla saldırıyorlar.
Şu futbol aşkını hiçbir zaman anlayamadım. Bence bu bir hastalık, öyle bir illetki, insanın bilinçaltına giriyor. Kişiliğine yansıyor, hayatını etkileyip değiştiriyor, âdete o insanı esir alıyor. O hastalığa yakalanan hayatının akışını futbola göre ayarlıyor. Futbol ne emrediyorsa, o emirlere kayıtsız uyuyor.
Bu hastalığa yakalanmış insanlar, kendilerini Marksist olarak tanıt salarda, sömürüye karşı olduklarını, kapitalizm karşıtı olduklarını iddia etseler de, kapitalizmin çarkını döndürmeye yardım ediyorlar.
Ben kendimi bu hastalığa yakalanmadığımdan dolayı, çok şanslı ve mutlu görüyorum. Bu çok ilkel bir din ve iflah olmaz bir hastalık. Bütün hastalara çok geçmiş olsun diyor, hiç umudum olmasa da tedavi olmalarını diliyorum.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.