Aziz Nesinin Zübük hikâyesini bilirsiniz, bu gün tam da Zübüklerin her yerde cirit attığı bir dönem yaşanıyor. Siyasi Partilerde, Kitle örgütlerinde, Sendikalar ve sivil örgütlerde, Zübükler başköşede oturuyorlar. Gelişmiş toplumlarda, bu Zübükleri görmek imkânsız gibi zor bir şey. Demokrasi halkın kendi iradesini ve çıkarlarını yönetimde, kendi kendilerini yönetmenin en güzel yoludur. Yalnız o toplumun bireyleri, […]
Aziz Nesinin Zübük hikâyesini bilirsiniz, bu gün tam da Zübüklerin her yerde cirit attığı bir dönem yaşanıyor. Siyasi Partilerde, Kitle örgütlerinde, Sendikalar ve sivil örgütlerde, Zübükler başköşede oturuyorlar. Gelişmiş toplumlarda, bu Zübükleri görmek imkânsız gibi zor bir şey.
Demokrasi halkın kendi iradesini ve çıkarlarını yönetimde, kendi kendilerini yönetmenin en güzel yoludur. Yalnız o toplumun bireyleri, eğitimsiz, cahil ve ne istediğini bilemiyorsa, kendilerini en iyi kandıran, kan emicilerin elinde oyuncak olur. Oligarşi dedikleri yönetim biçimi, bu cahil tolumun,yanlış seçiminden ortaya çıkar.
Bu Zübüklerin Evrensel ilkeleri kesinlikle yoktur, zayıf, cahil ve kendi çıkarının esas ne olduğunu bilmeyenlerin sırtına basarak yükselirler. İlkesiz, bilinçsiz cahil bir toplumda, ilke diye bir şey olmaz. İlke bir insanın yaşam sitilidir, adam gerçeği, hakikatin kendisini arıyorsa, gerçeği bulana kadar titizlikle arar. Yalanı, iftirayı ve bunları kullananları yanında, yöresinde koymaz, hem içinden temizler,hem çevresinden uzaklaştırır.
Hakikatçi insan, bir başkasına, rakibine ne yanlış, yalan, iftira eder, ne de böyle çirkef, işlere izin verir. Onun ilkeleri, bilgi, doğru ve gerçek üzerine kurulmuştur, ne yapmak istiyorsa, o işin mahiyetine en uygun davranışı sergiler. Kendi çıkarı için hiç kimseyi harcamaz,kullanmaz, gerçek dışı hiçbir manevra yapmaz. Böyle gerçekçi ve ilkeli insanları, cahil toplumlarda, çekemezler, istemezler ve hiçbir yerde, önemli bir yere getirmek istemezler.
Küçük kaygıları olan,küçük insanlarda, çekememezlik, istememezlik, tahammülsüzlük, kıskançlık gırla gider. Gerçek, doğru ve ilkeli insanlarda, başkasının iyi olmasını istememek, onu yermek, kıskanmak olmaz. Hatta kendisinden daha, nitelikli, bilgili o işe daha uygun ise, karşısındaki rakibi, tebrik ederek, ona bu iş için yardımcı olur.
Bu gün Zübükler hiçbir ilke, gerçeklik gözetmeden, herkese mavi boncuk dağıtarak, herkesin yanağını okşayıp, sarılarak, yalakalığın en güzelini sergilerler. Makyevelist bir anlayışla, yeter ki kendisinin olsun, hep kendisi, kazansın diye her türlü kepazeliği, mubah sayarak, oyununu oynar.
Bu gün Siyasi partilerde, siyaset yapanlar o siyasi partinin, felsefesi doğrultusunda, ideolojik bir mücadele eden insan sayısı, binde de bir bile değil. Çoğunluğu ben nereye gelebilirim, ben ne olabilirim, ben, ben mücadelesidir. Bundan dolayı da gerçekçi ve bilgili, doğru insanlara, samimi gelmedikleri için, uzak duruyorlar. Birde her toplantıda çıkıp, millete ders verirler, öyle ahkâm keserler ki, zavallı satirikler hemen kanıverirler.
Sivil örgütlerde de durum aynısı, her hangi bir dernek, esas mahiyeti ve felsefesi doğrultusunda, yol alan yok. Bu gün Alevi derneklerinde, yüzde doksanı, CHP içinde, bir yerlere gelebilir miyim diye, atlama tahtası olarak kullanılıyor.
Bu derneklerdeki başkan ve yöneticiler, ne Alevilikle ilgi bilgileri var, ne de Alevi, ilkelerine uygun davranışları yok. Aleviliği toplumda, iyi tanıtmak, Alevileri doğru yolda toparlamak gibi dert ise, kesinlikle yok. Tabi ki hepsini birden aynı konuma koymuyorum, içlerinde çok az da olsa, düzgün, temiz insanlar var, onları bunun dışında değerlendiriyorum.
Elli yıldır neden Sol iktidar olamıyor, Sendikalar işçilerin haklarını alamıyor, sivil örgütler başarılı olamıyor, Alevi dernekleri neden Alevilerin sorunlarını çözecek, Aleviliğe uygun, Alevice işler yapamıyorlar. İşte sorun burada, bir işi mahiyetine uygun yapamazsan, hiçbir başarı beklemeyeceksin.
Suçu, siyasi iktidarlara, şuna, buna atarak bu sorunun cevabını vermek kolay ama inandırıcı değil. İlkesiz, tutarsız, gerçekçi olmayan, güven vermeyen, yalan dolanla, iş yürümüyor, yürümezde.