Gelişmiş ülkelerde eğitimciler ve aileler çocukları okuldan geldiği zaman çocuklarına bu gün Öğretmenine kaç soru sordun diye sorarlarmış. Sormak, sorgulamak gerçeği, hakikati öğrenmenin ve iyi bir eğitim almanın olmazsa olmazı kabul edilirmiş. Demokrasi kendini yöneten iktidar ve yöneticileri sorgulayan, onlardan hesap soran bir kültürün ürünü olarak bilinir. Fransız devrimi dönemlerinde Fransız halkı seçeceği Milletvekilleriyle bir […]
Gelişmiş ülkelerde eğitimciler ve aileler çocukları okuldan geldiği zaman çocuklarına bu gün Öğretmenine kaç soru sordun diye sorarlarmış. Sormak, sorgulamak gerçeği, hakikati öğrenmenin ve
iyi bir eğitim almanın olmazsa olmazı kabul edilirmiş.
Demokrasi kendini yöneten iktidar ve yöneticileri sorgulayan, onlardan hesap soran bir kültürün ürünü olarak bilinir. Fransız devrimi dönemlerinde Fransız halkı seçeceği Milletvekilleriyle bir senet imzalarmış.
Fransızlar seçeceği Vekile sen meclise seçildiğinde benim şu haklarımı savunacağına bana yazılı belge vereceksin, verdiğin sözleri yerine getirmediğin zaman benim seni seçimleri beklemeden seni Vekillikten düşürmem için bir hakkım olmalı derlermiş. Bu uygulamaya Fransızlar geri çağırma hakkı diyorlar, seçilenleri gelecek seçimi beklemeden imza toplayıp geri indirme hakkı yasa olarak Fransız halkına böylece tanınmış olur.
Ben yazılarımda çok değinirim sormak, sorgulamayan soyulur diye bir yazıda yazmıştım. Geçen
yazımda da Kılıçtaroğlu hesap soran ve sorgulayıcı bir muhalif çizgi izliyor diye yazmıştım. Batı
demokrasilerinin halkın yöneticileri sorgulama yöntemleriyle geliştiği bilinir.
Kılıçdaroğlu araştırmacı, sorgulayıcı kimliğiyle geçmişte devletin bütçesini yapan bürokrat olarak biliniyor. Demirel ve Özalın en güvendiği bürokrat olarak devlet içindeki sorgulamayı en iyi bilen bürokrattır. Kılıçtaroğlu gerçeği ve hakikati arayan her iddiasını belgelerle ispatlayan her iddiası doğru çıkan bir lider olduğunu her konuda ispatlamıştır.
Hayatımda CHP ile siyasi birlikteliğim hiç olmadı, kedimi Komünist devrimci diye bilip Sosyalizm mücadelesinde yoluma devam ediyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Kılıçdaroğlunu tek aday olarak görüp, ne İmamoğlu ne de Mansur Yavaşı aklımdan bile geçirmiyorum. İkinci bir Ekmelettin vakasına dönüşeceklerinden hep korkuyorum.
Kılıçdaroğlunun Man adası iddiası iktidarın olanca kirli algı operasyonlarına karşın bu gün Yargıtay
tarafından doğru kabul edilmesi, bütün iddiaların gerçek ve bağımsız mahkemelerin yargısıyla
hepsinin kesin doğru çıkacağı hakikati ortaya çıkmış durumda.
Ne kadar Gazete, Televizyon ve araştırmacıların iddiaları benim kesin ve doğru kabulümdür. Mafya lideri Sedat Pekerin bütün iddiaları, 128 milyarın buharlaşması, Tarikat ve Diyanetteki çocuklara tecavüzler, ayakkabı kutularındaki paralar. Cumhurbaşkanı ve oğlu Bilal in yalanlanan paraları sıfırla telefon ses kayıtları, bağımsız yargının elinden çıksa kesin doğru çıkacağı kesin kabul edilmeli. İçişleri Bakanı Soylu ve Cumhurbaşkanıyla uyuşturucu ve seri katillerin beraber olan resimleri kesinlikle araştırılıp o kirli ilişkiler açığa çıkarılmalı.
Kim olursa olsun bir iddia varsa bunu devletin en güvenilir kurumları araştırıp bulmalı. Gazeteci İsmail Saymazın Diyanette çocuklara tecavüz haberini yayınlayan Halk TV ceza yerine ödüllendirilmeli. HDP li Vekil silahlı bir teröristle resmi var diye Vekillikten düşürülüp terörist ilan ediliyorsa, Fetöyle yıllarını beraber geçirmiş Nebatiye devletin kasası teslim edilip ödüllendirilmemeli.
Kılıçdaroğlu şimdi haklı olarak Sayın Cumhurbaşkanına sen 80 milyon cumhurun başı olarak. Man
adası iddiasını ispatlarsan ben Cumhurbaşkanlığımdan istifa ederim sözünü bir namus sözü olarak
yerine getirmesini kesinlikle istemelidir. Bu istifa isteği Sayın Cumhurbaşkanı tarafından nasıl bir cevap vereceği merak konusudur.
Kılıçdaroğlu bu ülkenin en mert, en namuslu, en gerçekçi haktan ve halktan yana bir lider konumunu bu sorgulayıcı politikalarıyla ispatlamış oldu. Hiç başka yerlerde denenmemiş, ispatlanmamış lider aramak gözleri kapalı sırat köprüsünden geçmeye benzer.
Kılıçdaroğlunun Mezhebi, etnik yapısı, şusu, busu ötekileştirirler ek yıpratılmamalı. Hak halkın ve
Hakkın katında yerini bulmuştur diye bilinmelidir.