Tekke ve zaviyeler yasasıyla 1925 yılından sonra, Anadolu’daki Alevi tekkeleri yasaklanır, çoğu yıkılır ve tekkenin arazileri, tekkeye bağlı değirmenler ve başka menkuller başkalarına satılır. Sivas, Şarkışla Ortaköy’deki Mustafa Abdal Tekkesi Emlek bölgesi insanına çok hizmet etmiş ve çok önemli âşıkların yetişmesinde önem arz etmiş bir kurumdur. Âşık Veysel’in babası Karaca Ahmet bu tekkenin devamlı müritlerinden […]
Tekke ve zaviyeler yasasıyla 1925 yılından sonra, Anadolu’daki Alevi tekkeleri yasaklanır, çoğu yıkılır ve tekkenin arazileri, tekkeye bağlı değirmenler ve başka menkuller başkalarına satılır. Sivas, Şarkışla Ortaköy’deki Mustafa Abdal Tekkesi Emlek bölgesi insanına çok hizmet etmiş ve çok önemli âşıkların yetişmesinde önem arz etmiş bir kurumdur. Âşık Veysel’in babası Karaca Ahmet bu tekkenin devamlı müritlerinden olup, âşık Veysel’i devamlı Mustafa Abdal tekkesindeki dervişlerin yanına
götürür.
İki men güçlü Hasan Baba Veysel’in deyimiyle çok bonkör birisidir. Bonkör deyince kimseye para, pul vs veren birisi olarak anlaşılmasın. Veysel Hasan babaya bir şey sorduğun zaman öyle dolu bilgili biri idi ki seni tam doyurana ve sen anlayana kadar her şeyi verir dermiş. İnsanı bilgiyle doyuran biriymiş derviş Hasan baba.
Âşık Veysel tekkeye gidince iki, üç bazen da bir hafta kalır sonra köyüne gelirmiş. 1925 yılından sonra Alevi tekkeleri kapanıp yıkılarak yok edilince Hardal köyü altında ki Kerim Ali Baba tekkesi son tekke babası Selman Babanın yanına Meçit köyüne gider, Selman Babadan dersler alırmış.
1907 yılında doğup 35 yaşında çok genç yaşta 1942 yılında kaybettiğimiz Sarıkaya [ Kürtler li] âşık Hüseyin Gürsoy Mustafa Abdal tekkesi için bir deyiş yazmış. Emleğin en genç yaşta ölen ve en hızlı yaşayıp, çok güzel türkü ve deyişlerini üreten âşık Hüseyin her yazdığı deyiş ve türküsünü kesinlikle bir ezgi eşliğinde Kemanisiyle söylermiş. Yani her şiirinin bir de müziği varmış, müziksiz bestesiz havasız boş bir şiir sözü yokmuş. Bir insanın yüzlerce yılda ancak yaşayıp ve ürettiği şeyleri âşık Hüseyin 35 yıl gibi kısa bir zamana sığdırmış.
Tekkeler çevre köy ve illere önemli bir eğitim ve sağlık hizmeti verirmiş. Zamanın ünlü Doktoru, Mazhar Osman, İsmet İnönü’ye paşam ya Ruh Sağlık kurumlarının sayısını arttırın ya da kapatılan tekkeleri geri açın demiş. Çünkü tekkelerde ki deli ve ruhsal hastalıkların iyileştirilmesindeki yöntem tam bu günün tıp yöntemidir. Tekkeler biz olmadan bu hastalıkları bizden daha iyi tedavi ediyorlardı demiş.
Aşağıda âşık Hüseynin Mustafa Abdal tekkesi için yazdığı deyişi paylaşıyorum.
Mustafa Abdal Tekke sine uğradım
Yıkılmış duvarı yeri kalmamış
Sinem kebap ettim köze doğradım
İçinde dervişi bari kalmamış.
Türbeyle al yeşil hani yatanlar
Car edip mümine gelip yetenler
Türbeyi paklayıp külü atanlar
Hizmetini gören biri kalmamış.
Hak aşkına pir postuna oturan
Eksiğini ulu hak tan yetiren
Zemheri ayında güller bitiren
Muhammed Âlinin nuru kalmamış.
Binası dağılmış bahçesi melül
Erenler yolunda gösterdin delil
Maksuduna erdi İbrahim Halil
Sıdk ile çağıran geri kalmamış.
Sadık dost olanlar kalır mı sefil
İkrardan dönüp de olmayın gafil
Verdiğim emekler olmasın nafil
Bana söyleyecek soru kalmamış.
Hüseynim buna efkâr eyleme
Nuş eyle badeni ele söyleme
Asıl zaman azdı yayla yaylama
Mehdi kılıç çekse zoru kalmamış.