Değerli Okurlarım ! Bu hafta yazıma Ahmet Arif’in bir şiiriyle başlamak istiyorum. Hani der ya bir dörtlüğünde üstat Ahmet Arif : “Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü. Cıgaramdan yanar. Alnım öperler. Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim ha dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş ,Etme gel , Ay karanlık…” O nedenle yazacaklarım aslında bellidir.Burada parti ismi vermek istemiyorum. Ancak; Bu […]
Değerli Okurlarım !
Bu hafta yazıma Ahmet Arif’in bir şiiriyle başlamak istiyorum. Hani der ya bir dörtlüğünde üstat Ahmet Arif : “Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü. Cıgaramdan yanar. Alnım öperler. Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim ha dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş ,Etme gel , Ay karanlık…”
O nedenle yazacaklarım aslında bellidir.Burada parti ismi vermek istemiyorum. Ancak; Bu uyarı yazıma rağmen, hala yapılan yanlışlara israrcı bir şekilde devam edilmek istenirse, işte o zaman canlarına okurum. Bu kişileri İsimleriyle her yaptıklarını deşifre ederek yazacağımdan asla şüphe edilmesin. Her nerede ve hangi şartlarda olursa olsun, yüzyüze geldigim an en ağır eleştirileri yapacağımı açıklamak isterim.
ANKARA , ANKARA, Sana bağlı kalan yurtiçi ve Yurtdışı parti örğütlerinin bahtı kara !
Kurnaz akılla geçinen örgüt yöneticisi olursanız, bozuk ve istikrarsız yapılanmayı göremezsiniz. Almanya’da Mahkeme kararına rağmen hiç kimsenin istemediği kişiyi, zorla partililere dayatırsanız, işte o zaman siz yönetici sıfatıyla istediğimi yaparım anlayışı kullandığınız için ayrıştırmayı başlatmış olursunuz. Avusturya’da Dernek tüzügüne uyum sağlamadan kongre salonuna, güvenliğin arkasına sığınarak, Partililerin içeri girmesini engelleyen ve iki gün İçinde Fedarasiyona kadar etik olmayan kurallarla seçim yapan ve yaptıran bir anlayış ÖZ ve ÖZ Partililerine karşı ne kadar şeffaf ve Demokratik olduğunu sizin taktirinize bırakıyorum.
İşte bu gibi anlayışların yurt içi veya yurtdışı parti örgütlerini nasıl yönettiğinin ispatı olsa gerek diyoruz. Aynı zamanda Avusturya birligine seçilen ismi lazımsız bu kişinin, partililere hakaret vari şımarıkca sarfetmiş olduğu kelimeleri kullanan bir kişi ne yazık’ki hala kurumsal kimlikten söz edebiliyor. Sen kim, kurumsal kimlik kim?
Bu yönetim, Senin gibilere kaldıysa kurumsallık diye bir şey kalmaz. İktidarmış, Anamuhalefetmiş, yok Ülkücü muhalefetmiş, (İYİ) ismini almış, katliamları failli mechul hale çevirmiş olan muhalefetmiş diye meseleye bakmayın diyorum.
Hanği partinin üyesi olursanız olun, bu hiç farketmez. Halkı kandırmaya çalışanlara karşı, sizden istediğim tek şey, gerçekleri görmek ve haklının yanında durarak, hakkı savunmaktan çekinmeyin. Parti içinde yaptığınız çalışmaları gözardı etmeden, emeğinizin karşılığını kimseye bırakmayın. Hiç bir zaman kula kulluk etmeyin diyorum. Hakkınızı gasp eden her kim olursa olsun, bu hiç farketmiyor. Bu tür sözüm ona insanlar asla siyasetçi degil, Politikacılardır dikkat edin diyor ve bu haftaki yazımı yine büyük üstadın dizeleriyle tamamlamak istiyorum. Kalın Sağlıcakla….
“Bunlar engerek ve çiyanlardır. Bunlar; Aşımıza ekmegimize göz koyanlardır.Tanı bunları, Tanı da büyü. Bu namustur künyemize kazınmış, bu da sabır, Ağulardan süzülmüş. Sarıl bunlara Sarılda büyü…”