Otuz yıldır Anadolu’nun bütün Ozanları, Şairleri ve türkülerine sevdalanıp, o sevda içinde yanıp tutuşan kendi çapında bir folklor araştırmacısıyım. Nerede bir âşık, bir ağıt, türkü duysam o köylere gider onu bulana kadar arar dururum. Ali İzzet Özkan’la aynı köylü âşık Devrani Baba benim gibi, köy köy gezerken, bir köye uğrarlar. Bütün köy bir yere toplanmış, bir […]
Otuz yıldır Anadolu’nun bütün Ozanları, Şairleri ve türkülerine sevdalanıp, o sevda içinde yanıp tutuşan kendi çapında bir folklor araştırmacısıyım. Nerede bir âşık, bir ağıt, türkü duysam o köylere gider onu bulana kadar arar dururum. Ali İzzet Özkan’la aynı köylü âşık Devrani Baba benim gibi, köy köy gezerken, bir köye uğrarlar. Bütün köy bir yere toplanmış, bir cenazenin başında ağlayan ve ağıtlar söyleyen bir kadınının yanına varırlar. Kadın vay benim deli gardaşım, garametli gardaşım diye, feryat figan içinde ağlar durur.
Ali İzzet kadına; bacım gardaşın âşık mıydı diye sorunca, kadın âşık değildi’de neden deli diyorlardı deyince, iki âşık geri dönüp giderler. Âşıklar normal insanlara göre biraz kaçık ve delidirler. Akıllı olmak kendi çıkarını herkesin üstünde görüp, işini, gücünü bilen her şeyden kendine bir pay çıkaran akıl dane insanlardır.
Deliler düz insanlardır, cinlik bilmeyen şu zengin, şu fakir, şu bu demeden herkesi eşitler içinde eşit gören insanlardır. Ben akıllı tarafı değil de delinin dolusunu kendime yakıştırıp bir Delidolu olup çıktım.
Emlek bölgesinin 105 e yakın köyünü gezerken önümüze gelen bütün köyleri tarayıp, Ozan, âşık, türkü ve herhangi bir hikâye varsa onu iyice dinleyip dağarcığımıza alıyoruz. Yanımda bir Edebiyat bölümü okumuş genç bir arkadaşım var o da bir konuda tez hazırlıyor. Köylerin kuruluşu hangi yerlerden geldikleri, Alevi, Sünni, Çerkes, Karslı Kara Kalpak, Kara Papak, Yugoslav, Bulgar göçmeni, Kürt hepsinide ayrıntılarıyla öğreniyoruz.
Aynı dili konuşan, aynı dine mensup olup yüz yıllarca beraber yaşamış Türk, Türkmen ya da Türkleşmiş, Türkiye vatandaşı olan bu köylüler. Siyasi dünyaları ve dünyaya bakışları, dünyayı yorumlayışları yüz seksen derece birbirlerine ters ve hiçbir ortak yanları kesinlikle yok denecek kadar az.
Muhafazakâr, sağ ve dini ağırlıklı Sünni köylerinin neredeyse yüzde yüzü ağız birliği yapmışçasına her konuda aynı düşünüp tek ses çıkarıyorlar. Büyük şehirlerde Üniversite okuyup, Doktor, Mühendis ve Öğretmen olup emekli olunca köylerine geri dönüş yapan tahsilli insanlarla hiç okumamışların dünya görüşleri eksiksiz aynı. Dini ve siyasi konularda Zurnanın deliğinden çıkmışçasına tıpa tıp aynılar.
Hepside son bir iki yıldır ki inanılmaz bir pahalılığın, dayanılmaz bir geçim sıkıntısından ve ışık hızını aşan zamlardan şikâyetçiler. Cami İmamları Camilere eskisi gibi ilginin olmadığından şikâyetçi olup en doğru yorumları onlar yapıyorlar. Peki, bu kötü durumun sorumlusu kim ve kimler deyince hep bir ağızdan dış güçlerle onların oyuncağı iç güçler diye cevapları ceplerinde hazır.
Peki, bu iç ve dış güçler kimler diye sorduğumuzda, bizi azarlar gibi ya siz nasıl bilmezsiniz. Dış güçler bütün dünya, iç güçlerde onların maşası olmuş CHP ve Kemal Kılıçtaroğlu diye büyük bir inanç ve kendilerinden çok emin bir şekilde el cevap veriyorlar. İnsan onlarla konuşurken bir hoş olup şakamı bütün bunlar der gibi mal, mal yüzlerine bakıp, mahçup ve yenilmiş bir havayla sönüp cansız olduğumuz yere yığılıp kalıyoruz. Bütün dünya liderimize karşı ondan başka adamı var.
Dış güçler her şeyi pahalandırıp, Doları yükselterek iktidarı düşürmek istiyor, biz reize daha fazla sarılıyoruz. Sol görüşlü genelde Alevi köyleri ise başka bir gezegenden gelmişler gibi Sünni köylerinin tam tersi bir yaşam ve düşünce içersindeler. Alevi ve Sol görüşlü köylüler AKP iktidarının ülkeyi yanlış yöntemlerle yoksulluğa terk edip ülkeyi bitirip batırdıklarını söylüyorlar. Bu köylerde de okumuş, okumamış her kes, bütün bu pahalılık, zamlar, geçim sıkıntısı ve enflasyonun tek sebebin AKP İktidarı olduğunu düşünüyorlar.
Bu kadar bir zıtlık ve birbirine ters bir dünya buluyoruz, aynı coğrafyanın, aynı toprakların insanlarında. Anadolu’nun kırsak kesimleri, Osmanlıdan bu yana hiç değişmemiş ve kulluk inancı devletçi ve sağ kesimi köleleştirip, sarayın tebaası yapmış. Cumhuriyetin nimetleri, aydınlanma Solun hanesine yazılarak, sorgulayıcı bir rol üstlenmiş.
Gemereğe bağlı Çepni kasabası çoğunlukla Sünni ve çok az da Alevi Türkmenlerin beraber yaşadığı bir kasaba. Bu kasabanın geçmişten gelen Sol ve demokrat yapısı kasaba insanlarını çok geliştirmiş. Çepni kasabasındaki Sünniler çevre Alevi köylülerine göre esas gerçek Aleviler o köyün Sünnileridir. Çepni kasabasının Sünni vatandaşları kendilerini her konuda daha ileri düze taşıyıp geliştirmişler. Çevre Alevi köyleri Çepninin Alevi si de Sünni’si de birbirinden ayrılmayacak derecede birbirlerine benzerler ama Sünniler Alevilerden daha iyidir diyorlar.
Bir kesim din ve milliyetçilik sevdasıyla her şeye boyun eğen ve devleti her şeyin üstünde görüp yöneticilerine Tanrısal bir rol biçip kendilerini kul düzeyine indirmişler. Sol kesim ise her şeyi sorgulayan bir anlayışla eşit yurttaşlık temelinde, yöneticilerinde kendileri gibi insan olup onların zaaflarının da olabileceği bilinciyle her şeyi sorgulayıp, iyiyi, kötüyü ayırma becerisini kazanmışlar.