ÇARKI BOZUK KAHPE DÜNYA

Dünya kuruldu kurulalı adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk bu dünya insanın canını yakmış ki, Ozanlar, düşünürler bu konuyu dillendirmiş. Pirsultan deyişlerinde hep bu adaletsizliği, haksızlığı insana yapılan zulmü işlemiş. Halkın önderliğini yapmış bütün sanat ve siyaset insanları, adaletsiz zalim iktidarlara karşı mücadele etmiş. Bu adaletsizlik yanlış işleyiş bütün halkın karşı koyup, hiçbir yanlış, eksik, hukuksuzluk taşımayan bir düzen bulup kurana kadar sürecek gibi.
Köpeğim Erosla her gün Yeni Baraj Mahallesi sokaklarında gezerken, elinde süpürge ve küreğiyle Muzaffer amcaya kolay gelsin diyoruz. Muzaffer amca sabah namazından sonra eline küreğini süpürgesini alıp, Kedilerinin mama yediği yerleri süpürüyor. Yirmi otuz tane Kediye bakıyor, her gün onların sularını, mamalarını koyup, etrafı tertemiz ediyor. Oturduğu Apartmanın içine Kedi maması koymasını yasaklamışlar. Apartmanda iki komşusu Kedilere savaş açmış, Kediler o zalimleri görünce kaçacak delik arıyor diyor. Kedilere her kötülüğü yapan bir canavar insanlara neler yapmaz diyor.

Camideki arkadaşları Muzaffer amcayı horluyorlarmış, namaz kılıyorlar ama vicdan ve merhamet sahibi değil diyor ve birde uzun bir ahhhh çekiyor. Yüzde doksan dokuzu Müslüman bir ülkede, dibinde çöp tenekesi varken, korona için taktıkları maskeleri, eldivenleri gelişi güzel yerlere atıyorlar diyor. Sokaklar sigar izmariti, boş sigara paketleri, yiyecek içecek kabı ve poşetleriyle dolu.
Sokaklar çok dertli, vatandaş zar, zor başını sokacak bir ev almış, Hükümet faize karşı, kredi faizleri cep yakıyor. Ödemede zorluk çeken vatandaş, faiz indirimi bir güncelleme bekliyor ama kimin umurunda. Alınan evin büyük çoğunluğunun İskânı yok, Elektrik ve Su faturaları, normalin kat, kat üzerinde. Sokaklar patlamaya hazır bomba gibi ama herkes sineye çekip, içten içe yanıp tütüyor.
Bu Korona insanları öyle sıkmış ki, eski yaşam alışkanlıkları birden bire kesilmiş. Komşular arasında muhabbet ortadan kalkmış. Kahveler, çay ocakları, kafeler yani insanların birlikte olduğu yerler sessizliğe bürünmüş. İnsanlarda sessiz bir itiraz, içten bir karşı çıkış var bu gidişe ama çözüm alternatifi yok.
Adaletsizlik, hukuksuzluk boyu aştı yaşadığımız ülkede. Batmanda bir uzman çavuş, 18 yaşındaki bir kızı kaçırıp 20 gün boyunca tecavüz ediyor. Kız ölüyor uzman alkollüydüm deyince, bütün kapılar açılıp serbest kalıyor, yalnız bunu haber yapan muhabir tutuklanıyor. Sen nasıl yüce devletimizin yüce bir Subayını ifşa edersin o yüce değerler peşinde koşuyor, mantık bu. Kızılırmak havzasında her gün bir inek ölüyor, büyük çiftçiler oralara Patates ekiyor, kullandıkları ilaçların kabını ırmağa atıyor, içen hayvanlar ölüyor, balıklar telef oluyor.

Araştıran soruşturan yok bunu haber yaparsan doğru kodese giriyorsun. Avcılar devlet eliyle yaban hayatı mahvediyor, ne Jandarma ne başka bir kurum dur demiyor. Üç kuruş para için Geyikler, yaban Keçileri devletin emriyle katlediliyor, soruşturana ceza yağıyor. Cengiz inşaata devlet bedava arsa, bedava hibeler veriyor vergi borçları affediliyor. İktidarın yağlı ballı kişileri on ayrı kurumdan maaş alıyor, laf edene terbiyesiz deniliyor, azarlanıyor pataklanıyor. Gazeteciler bunları haber yaptıkları anda, devlet sırrını ifşa etmekten
tutuklanıyorlar.

Çıldırmış, aklını ekmekle yemiş abuk subuk hoca diye tanınan tarikat erbapları, zehir zemberek fetvalar veriyorlar. Taşlar bağlanmış, Köpekler serbest bırakılmış, akıllara zarar bir dünya ülkesinde yaşar gibi çile çekiyoruz.