İnsanoğlu garip bir yaratık, en hırçın, en tehlikeli bir canlı olduğu gibi bütün canlılar insanlardan korkar. İlkel dönemlerde avcılık ve toplayıcılıkla karnını doyururken, daha sonra bu av hayvanlarını evcilleştirmeye başlamışlar. Etinden, sütünden, gücünden, yününden ve gübresinden yararlanılmış. İnsan hayvan ilişkisi evcilleştirme döneminden sonra daha da belirginleşmiş. Bütün hayvanlar başka hayvanın anasını yerken küçük yavrularına genelde […]
İnsanoğlu garip bir yaratık, en hırçın, en tehlikeli bir canlı olduğu gibi bütün canlılar insanlardan korkar. İlkel dönemlerde avcılık ve toplayıcılıkla karnını doyururken, daha sonra bu av hayvanlarını evcilleştirmeye başlamışlar.
Etinden, sütünden, gücünden, yününden ve gübresinden yararlanılmış. İnsan hayvan ilişkisi evcilleştirme döneminden sonra daha da belirginleşmiş. Bütün hayvanlar başka hayvanın anasını yerken küçük yavrularına genelde dokunmazlar. İnsanlar hele de avcılar yırtıcı hayvanlar kadar merhamet ve vicdan sahibi değillerdir. Hayvanın karnı doyunca bırakır ama avcılar önüne geleni vurur. Alevi yoluna giremeyecek olanların içinde en önde avcılar vardır. Çünkü kendi nefsi için başka canlıları hiç acımadan öldürür.
Eski hikâyelerde insan hayvan ilişkisi ve dostluğu çoktur. Alevi hikâyelerinde Hz. Hüseynin atı Zülcenahla Hüseyni konuştururlar. İnsanlarla hayvanlar arasındaki hikâyelerde hayvanlar insanlarla konuşur dertleşirler. Annemle sazlı, sözlü muhabbetlerimizde bir Geyik hikâyesi anlatırdı birde türküsünü söylerdi. Annem insanlarla başka hayvanlar arasındaki geçen olaylı çok hikâyelerli anlatırdı, işte onlardan biri Geyiktir.
Bir gün bir derviş uzun bir yolculuğa çıkar, dağda bir Geyik sesi duyar. Geyik öyle bir acı melerki, dağ, taş, uçan kuşlar bu sesten etkilenir. Kayalar üğünür, otlar, çiçekler başını eğer bütün canlı, cansızlar bu dertli meleyişe üzülür. Derviş Geyiğin melemesine dayanamaz. Geyik öyle içten, derinden çok dertli, dertli melemektedir ki yürekler dayanmaz.
Hikâye bu ya Derviş Geyikle konuşmaya başlar, geyikte dile gelir Dervişe cevap verir. Derviş Geyiğe sorar, Geyik niçin melersin-dağı taşı delersin diye? Geyik daha üç günlük yavrumu avcılar yakaladı götürdü der. Geyik ben daha o yavruma doya, doya sarılıp, doyarak koklayamadıydım. O daha benim sütümü doya, doya içip, şu dünyanın otunu suyunu içemediydi. Bu dağlarda gezemeden, kardeşlerine bacılarına doyamadan gitti diye, firkat figan ağlayarak meler. Derviş Geyiğe ben şimdi gider senin yavrunu alır getiririm der. Geyik şimdiye kadar benim sürmeli yavrumu avcılar kazana koymuşlardır bile der. Derviş, Geyiğe senin yavrunu nasıl yakaladılar der? Geyik dört atlı geldi yavrumu kovalaya, kovalaya yavrumu apardılar der.
Derviş ben senin yavrunu kazanda da olsa bulup getireceğim der ve hızla yürümeye başalar. Uzun bir yolculuktan sonra Derviş avcıları arayıp bulur. Bakar ki Geyiğin yavrusu bağlanmış avcıların yanlarında yatıyor görür. Derviş yavruyu görünce çok sevinip içi ferahlar. Derviş avcılara bu yavruya hiç mi acımadınız,Allahtan korkmuyor musunuz, avcılık günah değimli der? Avcılar av bizim mesleğimiz, biz bu avı meze yapıp içip keyfimize bakacağız derler. Derviş bu avı bana satmaz mısınız bana satın der? Avcılar satarız ama dört altından aşağıya vermeyiz derler.
Derviş tamam ben size gidip yüz altın getireceğim beni bekleyin der. Dervişin cebinde metelik yoktur, biraz uzağa gidip ya Boz Atlı Hızır beni bu dardan kurtar diye yalvarır. Biraz sonra uzaklardan koca bir toz kalkar ki, hızla Dervişe doğru gelir. Dervişin yanına yüzü gözü sarılı dörtnala gelen birisi yaklaşıp, o bağıran sen miydin der? Derviş bendim demeden Atlı bir keseyi Dervişe atıp bir toz bulutuyla oradan uzaklaşır. Derviş keseyi kaptığı gibi, hızla Avcıların yanına gelir. Avcıların istediği paranın fazlasını vererek, yavruyu kucağına alır Geyiğin yanına gelir. Derviş Geyiğe seslenir yanıma gel yavrunu getirdim vereyim der. Geyik insanoğlu çiğ süt emmiş, yavrumun mahanasına sen beni de yakalarsın der. Derviş Şahı Merdan Ali aşkına ben seni yakalamam gel yavrunu al der. Derviş geyiğin yavrusunu bırakır, yavru anasının sesini duyunca anasına koşar.
Geyikle yavrusu birbirlerine bir meleşirler, ikisi de koşarak kavuşup toz, toza karışırlar. Geyik Dervişin
kendini yakalamak istemediğini ve gerçekten yardım edeceğini anlamıştır. Geyikle Derviş vedalaşıp
ayrılırlar, Geyik yavrusuyla sarp dağların yolunu tutup gözden kaybolurlar.