Hiç mi aşure yapan yok da, bize kimse aşure getirmiyor?

Ermeni, Keldani, Süryani, Rum, Hıristiyan, Yahudi ve Aleviler doğanın birer rengi, tadı ve
güzelliğidir. Bu güzellikler olmaz ise doğanın hiçbir tadı, güzelliği kalmaz. Bu farklılıkları koruyup yaşatmak, insanlığın geleceği ve güvencesi için elzemdir.

Yayınlama: 13.08.2023
A+
A-

Bir arkadaş yazmış ki, bizim mahallede hiç mi aşure yapan yok da, kimse bize aşure
getirmiyor,? Bende sizin mahalleyi Ümeyye oğulları, Emevilermi işgal etti, hiç mi bir Kızılbaş, Alevi yok, hepsini mi kuruttunuz diye takıldım.
1915 Ermeni olaylarından sonra, Sivas valisine, her ilçeden bize demirci, Fırıncı, Nalbant,
kuyumcu, değirmenci vs diye istekte bulunmuşlar. Yalnız, Zara ilçesinden hiç kimse, Validen böyle bir istek talep etmemiş. Vali Zaralılara, siz neden böyle şeyler istemiyorsunuz demiş? Zaralılar sayın valim biz kendi Ermenilerimizi, saklayıp, koruduk. Şimdi ortalık düzeldi bizim Ermeni sanatkârlar, yeniden işlerinin başına geçti, bizimde bir sorunumuz yok demişler.
Aşure Arapçada 10 demek, Hz. Hüseyin muharremin 10 unda katledilir, Aleviler 12
Muharremde barışı simgeleyen tatlı aş, aşure çorbası yapıp dağıtırlar. Aşure çorbasında 72 milletin tadı, rengi, güzelliği ve beraberliği simgelenir. Muharrem ayı matem ve barış ayı kabul edilip, bu ayda savaş, kavga, kırgınlık, küslük olmasın, ağzımızın tadı bozulmasın diye tatlı yenilir. Aleviler bu ayda, hiçbir cana kıyılmayacağını, hiçbir canlının yeşil otun bile koparılmayacağını savunurlar. Bu matem yas ayında, etyemezler, çünkü et bir canlının etidir, bu ayda hiçbir canlıya kıyılmaz. Sofrada kesinlikle bıçak kullanılıp, soğanın başı bile bıçakla kesilmez. Bu ayda Alevilere dokunsan ağlar, üflesen düşer vaziyettedirler. Aleviler bu tarihsel katliamın bir daha yaşanmaması için toplumca barış dileklerinde bulunurlar. Aleviler bu ayda kişisel dertlerini, Hüseynin derdiyle ortak edip, kendi dertlerini hafifletirler. Aleviler Hz. Hüseynin katledilmesini kendi tutarsızlıklarından dolayı olduğunu savunup kendilerini suçlarlar.
Arkadaşın sayfasında bir aşure tartışması başladı. Bazı arkadaşlar, bizim Sünnilerde aşure
yapıp dağıtıyorlar dediler. Sünnilerde aşure yapıp dağıtıyorlarsa bu işte bir bit eniği var dedim. Bu gün Şarkışla Türkmen Sünni köylerinde, aynı Aleviler gibi aşure yapıp, kadınlar bütün köyü gezerek dağıtıyorlar. Bu gelenek bir zamanlar Alevi olan, sonra Sünnileşen ama halen Alevi geleneklerini sürdüren, eski kulağı kesiklerdir. Yavuza kadar Anadolu’nun beşte dördü aleviydi, Osmanlının zulmü,Türkmenleri inançlarından bile ayırdı.
Azınlıkları, farklılıkları bir zenginlik olarak görüp korumak gerek. Çünkü bir dil, başka bir etnik
yapı, farklı bir inançlar, hepside başka birer dünyadır. Her farklılığın kültürel değerleri, el becerileri, yemekleri, ağız tatları, gelenek görenekleri, toplumsal birliğin, etkileşimin en güzel yoludur.
Ermeni, Keldani, Süryani, Rum, Hıristiyan, Yahudi ve Aleviler doğanın birer rengi, tadı ve
güzelliğidir. Bu güzellikler olmaz ise doğanın hiçbir tadı, güzelliği kalmaz. Bu farklılıkları koruyup yaşatmak, insanlığın geleceği ve güvencesi için elzemdir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.