Erosla her sabah, bir saatlik bir yürüyüşe çıkarız, saat on bir de eve gelip kahvaltıya otururuz.Bir sabah birde akşam yemeğiyle günü geçiriyoruz. Öğleyi atlatıp sermaye birikimi sağlayıp zengin olma yolunda ilerliyoruz. Emeklilik kazan dışı, ekmek elden, su gölden misali, emeksiz yiyoruz. Özal emeklilere fena kızardı, Rusya’yı emekliler bitirdi, bunlara fazla ücret verirsek, bizimde sonumuzu getiriler […]
Erosla her sabah, bir saatlik bir yürüyüşe çıkarız, saat on bir de eve gelip kahvaltıya otururuz.Bir sabah birde akşam yemeğiyle günü geçiriyoruz. Öğleyi atlatıp sermaye birikimi sağlayıp zengin olma yolunda ilerliyoruz. Emeklilik kazan dışı, ekmek elden, su gölden misali, emeksiz yiyoruz. Özal emeklilere fena kızardı, Rusya’yı emekliler bitirdi, bunlara fazla ücret verirsek, bizimde sonumuzu getiriler derdi.
Hükümetler işçiden, Memurdan çalışanlardan çok korkar, ellerinden gelse, hiçbir ücret vermeden çalıştırmak isterler, gerçi verdikleri ücret de, açlık sınırının altında.Şimdi merak etmişsinizdir, Erosta kim diye, bizim ailenin en küçük ferdi, henüz beş yaşında ama onlara göre en az kırk yaşında imiş. Eros İngiliz asıllı, Kukur cinsi köpeğimiz, o kendini insan sanıyor. Yemeğe beraber oturuyoruz, hiç doymak bilmiyor, ailenin dördü de, ona tabiyiz. Keyfine diyecek yok, aman strese girmesin diye, bir dediği iki olmuyor, anında yerine getiriyoruz. Her aileye böyle, güzel hayırlı evlat nasip etsin derim, ona çok alıştık, onsuz bir dünya kesin eksik kalır.
Erosla gezmeye çıkınca, Erosun hayranları, yere çömelerek ellerini açıp, aşkım diye sarılıyorlar. Bende aşağılık kompleks si başladı, o güzel Kadınlar Kızlar, aşkım diye Erosa, aşk nameler dizerken, kimse beni sallamıyor. Bundan çok dertliyim, daha hayatımda bir Kadın, böyle güzel nameler dizmedi bana.
Gece köye gideceğim, sabah Erosla, dört yola Otobüs bileti almaya, yola düştük. Kasım gülek köprüsüne gelmeden, bir hareketlilik fark ettim. Her taraf Polis dolu, bütün yollar, demir bariyerlerle kesilmiş, yollar boylu boyunca demir bariyerlerle, muhafaza altına alınmış. Bariyerlerle yolun dışındakilerle, içindekiler, her hangi bir ilişki kurmasınlar diye, her türlü önlem mükemmelce alınmış.
Eros la biz kaldırımda daracık bir yerden zar zor, sırat köprüsünden geçebildik. Bu gün 8 Mart dünya emekçi Kadınlar günü, bir Polis telefonda, karşısındakine, ne biliyim gardaşım bugün Garılar günüymüş, diye dertleniyor. Ben duramam Polislere sordum, bu ne ya diye, birisi ne bileyim iki Kadın yürüyecek diye, böyle oluyor dedi. Bir gurup Kadın Polise, siz kadınlardan neden bu kadar korkuluyor dedim, gülerek korku bizden değil dediler.
Hükümet üyeleri, yeri gelince biz Allahtan başkasından korkmayız, Suriye’yi şöyle asarız, Rusya’yı böyle keseriz diye yağıp gürlüyorlar. İşit ten, PKK dan teröristlerden böyle bir korku ve önlem hiç görmedik. Bir devlet, bir iktidar kendi Kadınından, Kızından neden böyle bir korku duyar, bu korku neyin nesi anlamak zor. Allah göstermesin bu kadınlar, devlet için, hükümet aleyhinde bir şey dese, onu da dışarıdaki halk duyarsa ne olur. Bu Kadınlar, bu halkın, hükümet üyelerinin de anası, bacısı kızı değimli. Bu Kadınları bizi yönetenler neden, korkulacak, dışlanacak, bir terör unsuru gibi görüp öyle muamele yapar. Bu Kadınlar, ne diyecekse deseler, akşama kadar bağırıp çağırsalar, tence tava çalsalar, ne dertleri, ne istekleri varsa, meydanlarda haykırsalar, ne olur? Her gün bir Kadın öldürülürken, hiçbir yasal önlem almayan sayın hükümet. Kadınların üç yüz altmış beş günde biri olan, sekiz Martı, dilediklerince kullansalar ne olur. 1857 de, 129 Kadın hak istedikleri için, acımazsızca katledildi, demokrasi özgürlüğün ülkesinde. Ne zaman bir devlet, bir siyasi iktidar, Kadınına, Erkeğine gencine ve bütün halkına içten sevgiyle güvenerek yol alırsa, özgürlük ve demokrasi o ülkede kurulmuş olur. Cumhurbaşkanı,
Başbakan, Valiler, Kaymakamlar. Kadınlarla, gençlerle ve halkla bütünleşir, bir Mayısları, 8 Martları hep beraber kutlarlarsa, o ülke güllük gülistanlık olur.