Meslek Odaları veya Dernekler siyaset arenası değildir

Ülkemizin Başkenti Ankaradır. Çok kişi değişik nedenlerle hep oraya gitmek için uğraş verme çabası içindedir.

Milletin vekili, genel başkanı ve yöneticisi olabilmek ve oraya gidebilmek için yoğun çalışırlar. Mücadele yeridir Ankara…..
Partilerin genel merkezleri Ankara’dadır…..Sendikaların, Odaların bir çok dernek veya Federasyonların merkezleri orada…Vekillerin toplandığı meclis orada..….
Meslek odalarının merkezleri de oradadır.
TTB….TBB…..TMMOB……Aklınıza gelen ne varsa, tüm Federasyonlar da Ankara merkezlidir.
Ankara önemli…..
‘’Kırmızı çizgi’’dir Ankara…
Demokrasinin ‘’Etkin’’ yapıldığı yerdir. Parti kongreleri, birlik kongreleri hep burada yapılır. Delege sistemli tüm seçimlerde delege önemlidir.
İllerde yapılan seçimler’de önemlidir.

Aman dikkat!
Yerelde yapılan il ilçe kongreleri, il seçimleri önemlidir. Delege çoğunluğunu ele geçirenler, her türlü Ankara’yı kazanır. Ankara delegesi olmak …çok önemli…..
Delegeler listelere yazılır…Oy kullanacaklar Ankara’da temsilcilerini çok özenle seçer. Efendim neymiş egemenlik kayıtsız şartsız milletinmiş. Gerçek anlamda millete  tercihini kullanması için fırsat verilebiliyormu? As olan budur. Bu hak çeşitli vesilelerle emek verene tanınmıyorsa, hangi haktan hangi hukuk ve adaletten bahsedilir anlamış değiliz.
Her alanda olduğu gibi Parti olsun, dernek olsun veya meslek odaları olsun her zaman amma her zaman Tiyatro oynanmaya devam ediliyor.

İşin enteresan tarafı bu Tiyatrolar oynanırken’de gelin görün’ki hep haktan hukuktan adaletten, paylaşımcılıktan, demokratik yarıştan bahsedilir. Ancak her şeyin tersi yapılır…
Genel olarak bu yapı ve zihniyet oluşumları her tarafta hiç farketmiyor, her köşe başını kaparak işlerini yürütmenin derdi içerisinde, her türlü Tiyatro’yu oynamaktan geri kalmazlar…
Genel olarak tüm yapılar içerisinde 15-20 kişilik belirleyici grup listelerde oyun üzerine oyun kurarak  hedeflerine ulaşmak için her türlü oyunu oynarlar.

Onlar için kişi özelliği önemli değildir.Biyat etsin,söz dinlesin, oyunu kullansın, yani bizden olsun yeter….
Biz dedikleri kimse? Onuda çözmekte zorlanıyorum. Pastalar çörekler ve bölüşümler sonucu sözde yönetecekler…Angara yolcuları…..haydi kolay gelsin Denetleyenler … Artık kim tutabilir sizi…
Efendim tüzükmüş, hakmış, hukukmuş seçilene kadar, seçildikten sonra töbe nevzubillah onu bile tanımıyorlar.

Onlara göre sözde Demokrasi tam uygulanır… Hemide çok Etkin bir biçimde….Aslında demokrasi ne ..demokrat ne onu dahi  bir çoğu işine göre yorumlayarak,aymazlıktan  geri kalmıyorlar…

Elbette parti, dernek veya meslek odalarında yapılan kongre ve kurultaylar önemlidir. Çoğulcu ve demokratik bir yarışın olması önem arzeder. Seçimlerde  tek liste veya çok liste yarışabilir. Dürüst ve onurluca seçimin yapılması güzel bir davranıştır. Şahsen tüm temenni ve yazıp çizmemiz hep bu yönde olmuş ve olmaya devam edecektir.

Kendi içlerinde dışlanıp kendine hayrı olmayanlar her seçim dönemi ortaya çıkarak, demokrasiden,özgürlükten, dürüstlükten ve paylaşımcılıktan bahsetmeyi alışkanlık haline getirenleri çok görüyoruz.
Sanki arkalarında Binlerce üye…karar verici olduğunu sanan 15-20 kişi her dönem sahneye çıkarlar. Efendim adamların  ‘’kırmızı çizgileri’’ var…
Her zaman her alanda hep Ben ben ben, sanki kendisinden başka hiç kimse yok. Sen kimsin ya hu…
Hanedanlığa karşıyım der…ama….. bulunduğu makam veya yerde, kendi hanedanlığını oluşturmanın derdindedir. Demek oluyor’ki  Koltuk farklı bir şeymiş….
Isıtmalı…soğutmalı….kışın sıcak…yazın soğuk…Demokrasi, özgürlük,paylaşım, dirlik, birlik, hak arama vallahi billahi hepsi yalan…

Her alanda Parti, dernek, meslek odaları gibi yerlerde, öyle bir cendere kurulmuş’ki bu tabuları söküp atmak kolay dedil. Bu nedenle bu gibi yerlerde, gerçekten iş yapabilecek, sistemin düzen çarkına dur diyecek kişlere mualesef fırsat verilmiyor. Haydi bu günlükte yazımız bu kadar olsun. Kalın sağlıcakla…