Geçen gün eve gelirken, köprü korkuluklarında bir pankart, namaz bütün günahları siler. Eve kadar düşündüm, eve geldim, evde düşündüm, yattım uyuyana kadar düşündüm, hala düşünüyorum. Amma da bir pankart ha, öyle bir muamma ki, çöz çözebilirsen. Bir deli bir kuyuya bir taş atarmış, kırk akıllı onu çıkaramazmış ya o misalden. Şimdi şöyle deseler, namaz şu […]
Geçen gün eve gelirken, köprü korkuluklarında bir pankart, namaz bütün günahları siler. Eve kadar düşündüm, eve geldim, evde düşündüm, yattım uyuyana kadar düşündüm, hala düşünüyorum.
Amma da bir pankart ha, öyle bir muamma ki, çöz çözebilirsen. Bir deli bir kuyuya bir taş atarmış, kırk akıllı onu çıkaramazmış ya o misalden.
Şimdi şöyle deseler, namaz şu gibi, şunun gibi, basit, günahları siler, ya da kul hakkına girmeyen günahları. Bu bütün günahları deyince, beni hala bir düşünce alıyor, işin içinden çıkamıyorum. Nasıl bir şey bu şimdi, ne kadar günah işlersen işle yeter ki namaz kıl, hepsini siler,Allah, Allah. İnsanın aklına her şey geliyor, tövbe, tövbe…
Şimdi bütün bu din iman sahipleri olan, zevatların dünden bu güne yaptıklarını düşününce, birden uyanı verdim. Demek ki, İslamiyet’in doğuşundan bu yana, bu din iman sahipleri, bin dört yüz yıldır ki boşuna namaz kılmıyorlar. Ben namaz kılmadığım gibi, şimdiye kadarda, bu namazın önemini hiç anlayamamıştım. İçimden hep bu Müslümanların günde beş vakit namaz kılmalarına bir türlü akıl sır erdirememiştim. İşi gücü bırak, sabahın seherinde kalk, akşam yatana kadar beş kez, beş vakit namaz kıl. Bir insanın bütün iş gününü alır, bu nasıl iş diye kendi kendime, aklıma geldikçe düşünürdüm. Ben yapamam ama yapana aşk olsun, herkesin inancına saygılıyız, şudur, budur demeden.
Namazın bu kadar önemli olduğunu ve önemini anlayınca, çorap söküğü gibi sökülüverdi her şey. Demek ki yüz binlerce ve de bir buçuk milyon Müslüman namazın faydasını, değerini ve önemini iyi anlamış. İnanan bir Müslüman, namaz kıldığı sürece, sabahtan akşama kadar yalan söylese, bütün yalanları silinecek. Kim olursa olsun en yakışıksız iftiraları etse, onlarda yok sayılacak. Güzel bir kadın
gördü, ıssız bir yerde, işindeki şeytanlarda, hadi ne duruyorsun, tecavüz et dediğinde hemen uy. Nasıl olsa, kıldığın namaz onu da bir çırpıda silecek, sen gerisini merak etme, bulduğunda işini bitir.
Kul hakkı, yetim hakkı, hatta tüyü bitmemiş yetim hakkı demeden. Merhamet, vicdan meselesi yapmadan, kendine hiçbir halel gelmeyeceğini düşünerek ye. Götür hamuduyla deveyi, götür babam götür. Canını sıkan birimi var, hemen öldür, bir dinsiz, bir gâvur mu gördün, yoksa bir zındık Alevi Kızılbaş, kes kellesini, düşür başını. Hemde bütün bunları sevap almak için yap, hem beş Kızılbaş
öldürürsen, Cennet ödülü de var. Cennetin yolunu, adresini de buldun, Allahtan ne istersin daha, yürü be kulum dedi ya sen de yürü.
Biz kızıyoruz bu Kur an kurslarında, cemaat yurtlarında, küçük, kız, erkek çocuklarına tecavüz ediyorlar. Yalan söylüyorlar, iftira ediyorlar, kelle kesiyorlar, haram yiyorlar diye ama işin kolayını bulmuşlar. Ne kadar günah işlerlerse işlesinler, yeter ki namaz kılsınlar, hepsi siliniyor. Hem de pürü pak olup üstüne birde sevap alıp, çıkıyorlar. Bu kadar zahmete, katlanacağınıza, kendi, kendinize deseniz ki. Ben hiçbir günah işlemeyeceğim, içimdeki şeytanları kovup, içimde iyilikten başka hiçbir şey koymayacağım, o zor geliyor. Onu ne düşünebiliyorlar, ne de yapacak iradeleri yok ki, işin kolayına kaçıyorlar. Peki dinin direği, abdest ne işe yarıyor, abdest günah işlememek için, iç ve dış temizlik değimli.
Aleviler biz bir kez abdest alırız, o bizim sözümüz ikrarımızdır, ölene kadar bozmayız diyorlar. Bu namaz kılanlar, abdest aldıktan sonra, ben hiçbir günah işlemeyeceğim diye, ibadet edip dinen söz vermiyorlar mı, işin aslı öyle değil mi. Günah işlerken abdestsiz mi oluyorlar, abdestlerini bozup mu günah işliyorlar, işte buna akıl sır ermiyor. Abi bunlardan korkulur, şimdi ne yapacağız,işimiz zor, Hak bizi korusun.