Osmanlı, Anadolu insanının başına karabasan gibi basıp rahat yüzü göstermeden halkın başına devamlı belalar açmış. Sarayın güllük, gülistanlık ihtişamlı yaşamı altta ezilenlerin derdini hiçbir zaman anlayamazdı. Osmanlının ganimet arayışı Anadolu köylüsünün sırtına ağır bir yük gibi binip belini bükmüş. Anaların o yürek yarası dertli ağıtlarını yakılmasına ve sevdalıların ayrılık türkülerinin söylenmesine neden olan kanlı yemendir. […]
Osmanlı, Anadolu insanının başına karabasan gibi basıp rahat yüzü göstermeden halkın başına devamlı belalar açmış. Sarayın güllük, gülistanlık ihtişamlı yaşamı altta ezilenlerin derdini hiçbir zaman anlayamazdı. Osmanlının ganimet arayışı Anadolu köylüsünün sırtına ağır bir yük gibi binip belini bükmüş. Anaların o yürek yarası dertli ağıtlarını yakılmasına ve sevdalıların ayrılık türkülerinin söylenmesine neden olan kanlı yemendir.
Osmanlı Yemen batağına öyle saplanmıştı ki, Cumhuriyetle yıkılana kadar çıkamadı. Hint seferinden dönen Hadım Süleyman Paşa tarafından 1538 yılında Yemen fethi yapılmıştı. 1538-1635 yılı arasında 100 yılda Osmanlı yemende binlerce insan öldü deyip kesin rakam vermemiş. Yemen için Ahmet Muhtar Paşa kumandasında 7. Ordu kurulmuş ama gücü Kolorduyu aşamamış.
Yemendeki Zeydi Şiilerin isyanı Osmanlıyı perişan etmiş. 1900 tarihli Osmanlı gazetesi 4000 civarında bir askerin öldüğünü yazmış. 1871- 1894 yılına kadar Süveyş kanalından Şab denizine [ Kızıldeniz] 22 yılda tam 130.000 bin asker Yemen çöllerinde telef olmuş.
1905 te İmam Yahyanın isyanına 7. Ordunun gücü yetmeyince Trabzon ve Şamdan 24 tabur Yemene gönderilmiş. Böylece 114 tabur olup her tabur 800 askerden oluşarak 90 bin asker Yemene gönderilmiş. Askerler Adana ve Mersine gelip Yafaya kadar gemilerle Hicaza kadar Şimendiferle oradan 5 gün develerle yaya aç susuz giderlermiş.
Hayvanlar açlıktan birbirlerinin yularlarını yele ve kuyruklarını yiyerek hayvanların yarısı harap olmuş. Hayvanın bile yemeyeceği 200 çuval peksimet gönderilmiş. Sana yı kuşatan Zeydi İmam Yahya’nın kuvvetleri günde 250- 300 askeri öldürüyormuş. Askerin yiyeceği Eşek, Köpek bile kalmamıştı, asker insan eti yemeye başlamıştı diye bir Yüzbaşı arkadaşına yazdığı mektubunda böyle diyormuş.
Sur duvar diplerinde 13 çocuğun yenmiş olduğunu gördüm bunlardan ikisi zabit çocuğu idi. Açlık ve yokluktan asker ve subay ailelerinden günde 60 kişi ölüyordu, bir ay evvel -6000- kişi olan asker firar ve ölümlerle 2000 kişiye düşmüştü. Osmanlı kuvvetleri pes edip 20 Nisan 1905 te Sana İmam Yahya kuvvetlerine teslim edildi. 56 top, 11 bin mermi, 16 bin yeni tüfek ve 160 sandık fişek Yahya’ya bırakılmış.
1904-1905 ayaklanmasında Yemende bulunan 55 000 bin askerin 30 bini ölmüş. İttihat ve Terakkinin yayın organı İçtihad 30 Kasım 1921 tarihli 139 sayısında Süveyş kanalının açıldığı 1869 dan 1905 yılına kadar Yemende 1.000.000 bir milyon asker ölmüş diye yazmış.
Bu çok abartılı bir sayı olsa da bunun onda biri bile 100 bin askerin öldüğü içler acısı bir dram. İdris kabilesinin savaşçıları ucu kıvrık özel hançerleri ile[ cenbiyelerle] askerler öldürülüyordu. Bir kısım asker denize atlıyor, yüzme
bilmeyenler ölüyor askeri takip eden Katırlar başlarını suya sokarak intihar ettikleri anlatılıyor.
Savaşı müttefikleriyle kaybeden Osmanlı devleti İtilaf devletleriyle 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesiyle Osmanlı silah bırakıyor. Ankara hükümeti 13 Ekim 1923 te Yemenlilerin kendi idarelerinin kurmaları uygundur diye görüş bildirilmiş. 1934 Yemenin kuzey ve güney sınırları çizilerek İngilizler tarafından bağımsızlıkları verilmiş.
1948 de İmam Yahya Eh Ahrah örgütü tarafından öldürülmüş Osmanlının gözü doymaz ganimet ve Taht sevdası yüz binlerce Anadolu evladını uzak topraklarda yok ederken.
Saray kendi iktidarı için küçücük kardeşlerini bile acımasızca öldürten bir cani ve katil olarak tarihin karanlık sayfalarına yazılmış. Bize anaların, eşlerin ağıtları ve yanık türküleri kalmış. Bu günde yeni Osmanlıcılık hayranlığı Ortadoğu’da bizi ne alametlere sokacak bilemiyoruz.