KÂBE

Hz. İbrahim’in karısı Sarah[ Sahra, Sara, Saray] kuması Cariye [Köle]Hacer ve oğlu İsmail’i kendi oğlu İshak ın malına ortak olmasınlar diye Hicaza azat [ sürgün]ettirir. İbrahim’le Oğlu İsmail çölün ortasında bir mabet yaparlar. Bu mabedin kenarlarına evler yapılır ve Mekke Şehri doğmuş olur. İsmail Curhumlu Sami bir Kadınla evlenir çocukları olur nüfusları da artar. Araplar […]

Yayınlama: 25.11.2021
A+
A-

Hz. İbrahim’in karısı Sarah[ Sahra, Sara, Saray] kuması Cariye [Köle]Hacer ve oğlu İsmail’i kendi oğlu İshak ın malına ortak olmasınlar diye Hicaza azat [ sürgün]ettirir. İbrahim’le Oğlu İsmail çölün ortasında bir mabet yaparlar. Bu mabedin kenarlarına evler yapılır ve Mekke Şehri doğmuş olur.
İsmail Curhumlu Sami bir Kadınla evlenir çocukları olur nüfusları da artar. Araplar bundan dolayı kendilerinin Curhumlu Kadının soyu olduklarını ve böylece İsmail’in soyundan gelerek İbrahim’i dininden olduklarını iddia ederler.

Arap ceziresinde Kâbe ye benzer yüze yakın mabet vardır, yalnız en büyüğü, ünlüsü ve işlevlisi Kâbedir. Kâbe büyük Arap topraklarında bir tapınma yeri ve esası Put hanedir. Güneşe atfen yapıldığı da söylenilir. Bütün Arap ceziresinden tapınmaya gelen hacılar, Kâbe deki kendi aile ve soylarının Putlarına tapınarak hac görevlerini yerine getirmiş olurlar. Kâbe böylece o
bölgenin en büyük inanç ve ticaret merkezidir.
Mekke iki amca çocukları olan Kureyş kabilesinden Ümeyye ve Haşim oğullarının yönetimindedir. Ümeyye oğulları Mekkenin en güçlü ailesi ve Kureyş kabilesinden ve İslam döneminde, Emevi hanedanlığını kuran en organize bir ailedir. Muhammed in ailesi kuşaklar boyu Güneş mabedi Kâbeyi koruyan Kureyş kabilesinden rahipler olan Haşim oğullarıdır.

Muhammed in Annesinin ailesi beni Zühre ve akrabaları Ebu Bekir in ailesi Beni Tamey de Kâbe koruyucularıdır. Hepsi birbirlerine bir şekilde akraba olan bir şehirdir Mekke. Kâbe yönetimi ve idaresini elinde bulunduran aile geçimini Kâbe den gelen gelirle sağlar. Muhammed in amcası El Zübeyr Kabeyi koruyan örgütün en kilit ismidir. El Zübeyr, Hıristiyan şövalyeleri gibi Kâbe i korumak için Hılfül Füdül [Allahın sulh ayları anlamında] bir teşkilat kurar. Hz. İbrahim’de çocuklarıyla ‘’Kâbe tarikatı’’ adında tek Tanrılı din inancını koruyan Bâtıni bir örgüt kurdukları söylenilir.

Muhammed in ailesinin de tek Tanrılı bir din olan Hanif dininden olduğu söylense de bu çok gerçekçi gözükmüyor. Muhammed in hiçbir amcası ne İslam ı ne de başka bir tek Tanrılı dini benimsememişlerdir. Hz. Âlinin kardeşleri bile Müslüman olmamışlar Müslümanlara esir düşmüş olanları da vardır.

Mekkelilerin neredeyse hepsi Puta tapan putperesttir. Hişam bin Amr[ Ebu Cehil] yeğeni Ömer için babası Hattabın ölen Eşeği
dirilse Ömer yine Müslüman olmaz dermiş, yani Ömer’in İslamiyet’e ne kadar karşı olduğunu böyle tanımlarmış.

Muhammed in bütün amcaları ve ailesi hepside özel eğitilmiş savaşçı insanlardır, amcaları Aslan avcılarıdır. El Zübeyr yeğeni Muhammedi kendi kardeşlerini ve Hz. Âliyi Kâbe i korumak için bir savaşçı ve iyi bir dövüşçü olarak yetiştirir. Hz. Ali Kâbe de doğar çünkü ailesi Kabenin bakıcısı ve Kabenin koruyucu ailesidir. Ali amcası El Zübeyr tarafından özenle yetiştirilir, döne, döne savaşarak her tarafa kılıç salladığı için Kerrar ismi verilir.[ Haydar ı Kerrar-döne, döne savaşan] Kabenin koruyucu teşkilatı Hılfıl Füdül mensupları yüzlerini bir peçe ve maske ile kapatır her birinin kod adları vardır, Muhammed in örgütteki adı El Emindir.

Hz. Ali ve Muaviyenin birbirlerine olan düşmanlıkları esas savaşı çıkar savaşıdır, bu da Kabenin yönetimini kim alacak ve Kabeden gelen geliri kim bölüşecek mücadelesidir. Bazen Haşimiler, bezende Ümeyye oğulları yani Muaviye ailesi Kabenin
yönetimini alırlar. Muhammed İslam dinini kurunca güçlenip Kabenin yönetimi onlara geçer, Mekkenin ileri gelen aileleri buna karşı çıkarlar. Ebu Cehil ve yeğeni Hz. Ömer, Muhammed in ve İslam’ın en büyük düşmanlarıydılar. Muhammed in Ebu Cehil ve Ömer Müslüman olsunlar diye dualar ettiğini bilmeyen yoktur. Ebu Cehil Muhammed e karşı savaşırken 624 yılında Bedir savaşında öldürülür.

Ömer’in bu savaştan sonra korkup Müslüman olduğu ve İslam’dan faydalanmak için dininden döndüğü söylenilir. Marksın dediği gibi bütün savaşlar sınıf savaşı yani çıkar savaşıdır. Şii ve Sünnilik iki büyük aile arsındaki çıkar ve iktidar savaşından başka bir şey değildir. Şiiler ve Sünniler arasında dinen önemli bir ayrılık yoktur. Hepside Namaz kılar, Oruç tutar, İslam’ın bütün şartlarını Şeriatı kabul ederler.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.