BOZKURT SELAMI

Türkiye acayip bir ülke. Söylenen sözler yerine getirilmez. Gerçekler açıktan söylenemez. Herkes yalan olduğunu bile bile o yalanı alkışlar.

Türkiyede en büyük Türkçü, milliyetçi ve ülkücüyüm diyenler, en çok Türk düşmanı, en çok Türk öldüren, en çok Türk diline, Türk kültürüne ve gerçek Türk inancına zarar veren, ihanet eden bir yelpazededirler.

1975 yılından sonra Adanaya Orta Okulu okumak için geldiğimde, Adana Atatürk Orta Okulunda, Ülkü Ocaklarından gelen bir gurup, yakamda Atatürk rozeti var, sen koministsin diye, yerlerde sürükleyerek burnunu kırdılar.
Ülkücüler Atatürk rozeti takan, Atatürkü sevenleri fena halde döverlerdi.
Resmen Atatürk düşmanlarıydı.

Ülkücülerin kahramanları, Fatih, Yavuz, Alparslan gibi eski Türk, Osmanlı ve Selçuklu lider ve padişahlarıydı.

1980 öncesi Ülkücü hareket, Mit ve Cıanın güdümünde, gerçek Türk olup, Türk dilini en düzgün konuşan, Türklüğü yaşayan ve Türk kültürüne hizmet eden insanları öldürdü.
Mahzuni gibi nice aşıkları, ozanları bunlar kominist diye döver, söver ve rast gelirse öldürürlerdi.
Halbuki, bu ozanlar, Türk diline en büyük hizmeti yapıp, Türk edebiyatının en güzel sözlerini, şiirlerini yazıp, en güzel Türkçeyle bunu halk dili ve Türk müziğiyle en iyi icra eden sanat erbaplarıydılar.
Bu aşıkların konserleri Ülkücüler tarafından basılır, terör estirilirdi.

Şimdiye kadar hiç bir öz Türk, Türkmen Bozkurt işareti bizim atalarımızın işaretidir diyeni hiç görmedim, duymadım ve kutsalımız diye kabul eden bir Türk te görmedim.

Sivas, Çorum, Maraş ve başka illerdeki öz Türk olan Alevi Türkmenleri, Ülkücüler, Mit, Cıa ve özel harp çi Bozkurtçu ve ülkücülerce yakıldı ve katledildiler.

1993 Madımak katliamındaki azgın yobaz ve insan yakanların hepsi, tekbir getirip, bozkurt işareti yapan Türkçü ve Müslüman militanlardı.

1994 yılından sonra, her 2 Temmuz anmasına Sivasa gittiğimizde, karşımıza bozkurt işareti yapıp, bizlere tehditler savurup, olmadık küfür ve hakaretleri yağdıranlar bozkurtçu ülkücülerdi.

Bozkurt işareti yapanlar, öz Türk olan Alevileri öldürmeyi kendilerine siyasi bir görev bilmişlerdi.

Bu gün de, dünde, bozkurt işareti yapanlar sadece, MHP ve Ülkücülerdir.

Üç hilal İslamın ve Osmanlının bayrağıdır. Ülkücüler Arap kültürüne aşık olan bir yanılsama içersindedirler.

Ülkücüler gerçek anlamda ne Türk, ne ülkü sahibi, ne Türk tarihini bilirler, ne Türklüğün inancını kesinlikle yaşamayan insanlardan ibarettir.

Ülkücü hareket, Müslüman olmayanı Türkten saymaz.
Ülkücü hareketin Müslüman tanımı, ehli sünnet ve Sünni olmaktır. Sünni olmayanı kesinlikle Türk kabul etmezler.

Öz Türk olan Aleviler, Ülkücü, bozkurt anlayışına göre kesinlikle Türk kabul edilmez.
Öz Türk olan, Gagavuzlar Hıristiyan diye Türkten sayılmaz.
1924 yılında bir milyondan fazla, öz Türk olan Karamanoğlu Hıristiyan Türk, Yunanistana sürgün edildi. Yunanistanda ki Hıristiyan Türkler bozkurtçu ve ülkücülerce Türk kabul edilmez.

Macaristandaki, Hıristiyan Türkler her yıl, Türk kurultayı yaparlar, Türk adet ve geleneklerini tarihi bir şekliyle kutlarlar. Bizim bozkurtçu Ülkücüler onları Türkten saymadıkları gibi, düşman gibi bakarlar.

Osmanlının zamanında zorla Müslümanlaştırdığı ve tek kelime Türkçe nilmeyen, Pomak, Arnavut, Boşnak, Slav halklarını, öz Türk diye bağrına basarlar.

Bulgaristan’ın öz Türkleri Alevi oldukları için Türkten sayılmaz.

Dünde, bu günde, hırsızlık yapan, tecavüzcü, devleti dolandıran, uyuşturucu baronları ve mafyanın bütün türleri, Polis yakalayınca hemen bozkurt işareti yaparak, iman tazelerler.

Sokakta Allahu Ekber diye bağırıp tekbir getirenler, çevreye korku verip, ya adam öldürürler, kelle keserler, ya da adam yakarlar.

Kim bozkurt işaretini görüp, tekbir sesini duysa irkilip, korkarak hemen oradan kaçmanın yolları arar.
Çünkü bu işaret ve o ses, büyük bir belanın habercisidir.

UEFA Bozkurt işaretine verdiği ceza, bir Türk olarak bana hiç dokunmuyor. Çünkü hiç bir zaman bu işareti, kendime has ve beni içine alan bir işaret olarak görmedim.

Türklük bugün yanlış ellerde, Türklüğün ruhuna fatiha okuyan kesimlerin tekelinde.

Türkler bu durumdan kurtulmadıkları sürece, hiç bir zaman gerçek yerini ve değerini bulamaz.