DELİ ALİ

Deliler toplumun en saf, en temiz, en düz düşünen cinlik bilmeyen çocuk ruhlu bireyleridirler. Ne gelecek kaygısı ne onun bunun malı, mülkü zenginliği onları hiç mi hiç ilgilendirmez. Sırtlarına bir giyecek kursaklarına düşecek bir lokma ekmek onlar için bütün dünya hazinesinden değerlidir. Mahallenin maskotu, Kahvehanelerin esnafın köylünün neşesi, eğlencesi gülünç kaynağıdırlar. Bayramsız günlerin bayramı, düğünlerin […]

Yayınlama: 05.11.2021
A+
A-

Deliler toplumun en saf, en temiz, en düz düşünen cinlik bilmeyen çocuk ruhlu bireyleridirler. Ne gelecek kaygısı ne onun bunun malı, mülkü zenginliği onları hiç mi hiç ilgilendirmez. Sırtlarına bir giyecek kursaklarına düşecek bir lokma ekmek onlar için bütün dünya hazinesinden değerlidir.
Mahallenin maskotu, Kahvehanelerin esnafın köylünün neşesi, eğlencesi gülünç kaynağıdırlar. Bayramsız günlerin bayramı, düğünlerin insan topluluklarının ilham kaynağı ve günlük streslerin en iyi ilacıdırlar. Onların öyle insanları kandıracak şeytanca planları, kurnazca senaryoları kesinlikle yoktur.
Deliler için herkes eşittir, zengini, fakiri, güzeli, çirkini yoktur sadece onları hoş görüp anlayanlar en muteber insanlardır. Emlek İlyashacı köyünde çocukluğumuzdan beri en renkli olan Deli Ali nerede bir insan topluluğu var orada biterdi. Ali tam bir zır,zır delide değildir, yaşadığı toplumun adetlerini, geleneklerini ve inançlarını da iyi bilir. Ali karda, kışta yazın sarı sıcakta iletişimin olmadı zamanlarda ulak, haberleşme aracı ve getir, götür işlerinde bitirim birisi olarak her işin başında olandır.

Âlinin abisi Yusuf amcanın oğlunun düğünü için Kızılırmak karşı köyleri olan Kılıççı ve Kaymak köylerini düğüne davet işi Aliye verilir. Kızılırmağın köpürüp coştuğu İlkbaharın Mayıs ayıdır ki Kızılırmağın yüzüne bile bakılmaz. Kuş uçuşu beş, altı km olan yol Bozkurt köprüsünü dolanınca tam 20 km bir uzun yol olur ki bir günde gelip gitmek çok zordur. Ali önce Kaymak köyünün ohuyuntularını dağıtır kime hangi hediye verileceği belleğinde sağlamca yazılıdır ve hiç şaşırmadan Kaymak köyünün davetiyelerini bitirip Kılıççı köyüne gelir.

Kılıççı köyünde ev, ev tek, tek gezerek işini bitirip geri köyüne dönme hazırlıklarına başlar. Ali çok yorucu bir yolculuktan sonra yeniden bir 20 km yol kat etmeyi göze alamayıp, aile dostları olan Kılıççılı Çıtır Hali ağanın evine gider. Çıtır Halil çevre köylerce iyi bilinip sayılıp sevilen bir insan olup Alinin aile dostudur.

Ali Halil ağanın odasına girer ve kendine has o ünlü selamını odadaki kalabalığa en yüksek sesle vererek bulduğu bir kenara çöker. Halil ağa kalabalık bir misafir topluluğuyla kağıt oynar ki Aliye hiç bakmadan hoş geldin deyip kağıdı masaya vurur. Ali hemen ulan Çıtır Halil ben çok yoruldum bana bir At bul yarın Irmaktan bu yana azarlarım der. Çıtır Halil hiç oralı olmaz Aliyi duymazlıktan geir, Ali bu sefer en ünlü ve yeni küfrünü ederek ulan ş…çıtır Halil sana diyorum diye ağzından şörükleri saçılırcasına ikinci hamlesini yapıp oturur.

Çıtır Halilden yine bir ses çıkmayınca Ali biraz kendi, kendine düşünerek birden yıldırım gibi ayağa kalkarak. Ulan çıtır ben sana
mı yalvaracağım aha şimdi Celal Abbasa, Hünkara Üseyine arz ettim onlar gel biz senin elinden tutar geçiririz dediler aha ben gidiyom der ve hızlıca cırıtlayarak yeni küfürlerle dışarı çıkıp Kızılırmağın yolunu tutar. Ali Cemlerde öğrendiği deyiş ve duazları okuyarak Fazlının borcunu veren ya Haydarı Kerrar diye yoluna devam eder. Irmak yönünden köye dönen köylüler Ali bu ne şiddet bu ne celal böyle nereye diye Aliyi döndürmeye çalışalar da Ali durumu anlatır çıtır Halile bir küfür savurarak
yoluna devam eder.

Köylüler aceleyle Halil ağa Ali delilenmiş ben Irmaktan geçeceğim diye Irmağa doğru gidiyor deyince çıtır Halil ve odadakiler pandor palas Alinin peşine düşerler. Ali epeyi yol alıp peşindekileri geride bırakmış çıtır Halil ve köylüler kan, ter içinde Aliye dur , gitme diyerek bağırarak durdurmaya çalışırlar. Ali bir denizi andıran azgın kıp Kızıl Irmağın kenarına gelince uzaktan gelen çıtır
Halile ulan Çıtır Halil sana mı yalvaracağım ben erlere, pirlere Hünkara yalvardım onlar benim elimden tutup karşıya geçirecekler der ve kendini Irmağın azgın sularına bırakır bırakmaz kaybolur. Bütün ahali donup kalır ve bir sessizlikten sonra çıtır Halil benim yüzümden oldu diye kendini Irmağa atmaya yönelince köylüler Halil ağayı tutarlar, Halil ağlayıp yere yığılarak kendini suçlamaya başlar.

Güneş yeni aşmış büyük bir sessizlikten sonra köylü yavaş, yavaş köye dönmeye başlar ki karşıdan bir ses. Ulan çıtır Halil benim yalvardığım yer elimden tuttu beni buraya attı sen kimsinde sana yalvaracağım diyerek sanki hiç suya girmemiş üstü başı kup kuru deli Ali sapsağlam karşıdadır.

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.