2024 Yerel seçimlerine çok az kaldı. Partiler’de Adaylardan ziyade şu an için aday adaylığı bolluğu yaşanıyor. Çıkar ve rant üzerine kurulu bu düzende, halk adına siyaset yapmak gerçekten zor gibi görülüyor. Herkes Kominist başkan Fatih Mehmet Maçoğlu gibi olamaz… Maçoğlu’nun görev süresi dersimde tamamlanıyor.
Büyük ihtimalle Maaçoğlu batı illerinde ve büyük olasılıkla İstanbul Kadıköy’den TKP’nin ve sol sosyalistlerin adayı olarak seçimlere katılması bekleniyor. Önce İnsan diyerek, sosyal çalışmalarıyla, yaşamıyla halkın yerel iktidarında, halkın gönlünde taht kurarak dünya’da örnek bir başkan olan Fatih Mehmet Maçoğlu, gönül isterki büyük şehirlerden aday olsun. O zaman yerelde de olsa hak hukuk adalet’in nasıl işlerlik kazanacağını hep beraber göreceğiz diyebiliriz. Kominist yönetimin özlemi bu şekilde beklenir’ken gelelim diğer bazı partilerdeki karmaşa trafiğine…
Daha öncesi Anavatan’lı, olupta şu an çakma solculuğa soyunarak, solcudan daha solcu görünmeye çalışan, ancak sol gelenekle hiçbir bağı olmayan, sözde değişimci, egoist kibirli sanki dünyayı kendi yaratmış gibi davranan kişi, yani İmam(ın)oğlu’ndan biraz bahsedelim sizlere….
Bu zatı muhterem Kılıçdaroğlu sayesinde İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı gösterilerek başkan seçilmiştir. Ancak imam(ın)oğlu göreve geldiği günden itibaren Kılıçdaroğlu’na karşı bir çaba içerisinde olup, değişim bayrağını 2023 seçimleri öncesi Ocak ayının 8’de zoom toplantısı ile kendine yakın kişilerle, kendine yakışanı yapmış ve parti içerisinde ikilemi başlatarak, sözde değişimcilik adına öncü rol üstlenmiştir.
Kurultay’da Çeşitli ayak oyunlarıyla Kılıçdaroğlu genel başkanlığı bırakmak zorunda kaldı. İmam(ın)oğlu ve familyası genel merkez yönetimini ele geçirdikten sonra, bir anda partiliye verilen sözler unutuldu.
Kurultay öncesi değişim adına mangalda köz bırakmıyorlardı. Aday belirlemelerinde Örgütün ve parti üyesinin iradesi sandığa yansıyacak diyenler, bir anda sözlerinden vazgeçtiler. Örneğin; Kurultay sonrası üç hafta içerisinde Tüzük kurultayı yapılacaktı. Ne oldu da kurultay sonrası hemen U dönüşü yapıldı… Halktan kacmak, örgütten kaçmak, ön secimden kaçınmak’la hangi yüzle, sosyal demokratlıktan ve değişimden hala söz edilebiliyorlar doğrusu anlamış değilim.
Şu an için genel merkez yönetimini, kurultayda çeşitli entrika ve ihanet şebekeleri ile belki ele geçirmiş olabilirler… Ancak bu mantıkla, bu yöntemle parti başarıya gidemez.
Göreve geldiğiniz günden beri, ne oldum delisi oldunuz. İnsanları ötekileştirmeden uzak durmanız size ve CHP’ye fayda sağlayacaktır. Aksi hali yeri ve zamanı geldiğinde halktan öyle bir şamar yersiniz’ki, o zaman ne yapacağınızı şaşırırsınız. Eh bizden söylemesi, taktir elbette sizindir.
Ancak kurultay sonrası faaliyet ve uygulamalarınızla halktan daha’da uzaklaştığınız gözlenmektedir. İnanın bırakın Kılıçdaroğlu dönemini, Baykal dönemini dahi çok ararsanız şaşmayın.
Bu işler öyle bont çantalılara göz kırpmakla, yakın eş dostunuza fırsat verilerek değil, Halkın siyasete katılmasını sağlayarak, halkın içinden halka yakın birilerini aday göstermekle, ancak ve ancak azda olsa belki halkın güvenini kazanabilirsiniz.
Aksi Hali Elinizdeki belediyeleri’de kaybederseniz şaşmayın. Her şey öyle sandığınız gibi, elbette çantada keklik değildir.