TARİKAT BELASI

Dinler çıktıktan sonra o dinlere ait sürüsüyle Mezhep ve Tarikatlar sırasıyla dizilir. Mezhepler ve Tarikatlar dinin birer yorumudur, her dini âlim mensup olduğu dini kendine göre yorumlayarak bir Mezhep veya Tarikat uydurur. Bu Tarikat ve mezhepler, dünyada sadece kendilerinin dini ve Allahın yolunda olduklarını iddia ederler, ötekileri din dışı sayarlar. Bu Tarikat ve Mezhepler geçmişin izlerini taşıyan eski inançların birer parçasıdır. Tarikat liderleri her gün Allahla konuştuğunu, Allahın kendisine methiyeler dizdiğini ve de Müritlerinin rüyalarında Allah ı sırtı dönük görüp, yüzünü görünce Tarikat Şeyhinin aynısı olduğu yalanını uydururlar. Bunu duyan koyunlar meleyerek, Tarikat şeyhinin her yerini tuz yalar gibi yalamaya başlarlar.

Dinler Tarikatlar ve Mezheplerin hepsi, geçmiş anlatım ve hikâyelerden doğan insanların aslı astarı olmayan yalanlarından uydurmalarıdır. Bugün çağ dışı bir anlayışla bilimden, akıldan, mantıktan uzak uydurulmuş bir dinle yaşıyoruz. Dini, Allah ı, Peygamberi ve Kur anı kendilerine göre uydurup, ümmeti uyutmanın sömürmenin yolunu bulmuşlar. İslam dini son yıllarda bir ruhban sınıfı yaratıp, yeni dini kriterler ve dini ilkeler uydurdular. İnsanlığın inanç yaratımı yaradan anlayışından uzak, bir Allah yaratıp kendi yarattıkları Allaha tapmaya başladılar. Tarikatların ve uydurulmuş bu dinin her şeyi kendi çıkarları doğrultusunda düzenlenmiş. Akıl, mantık, ahlak, vicdan ve merhametin olmadığı bir inanç ve Allah inancı yarattılar. Allah yolunda eğitmeleri için Ümmetin verdiği Çocuklara tecavüz eden
Tarikat Şeyhleri bu bir sünnettir diyor. Yakalanınca aman dinsiz imansız medyaya beni vermeyin ben gidersem din batıl olur Tarikat biter diyor. Bu kepazelikleri yapanları ifşa edenleri din düşmanı ilan ediyorlar. Irkçı Faşistlerde yaptıkları ırkçı saldırı ve insanlık dışı eylemleri açığa çıkaranlara vatan haini damgasını vururlar. Bu Tarikatçıların hepsi liderleri hiçbir üretimde çalışıp alın teri dökmeden lüks içinde yaşıyorlar. Hepsi Jeeplere binip, Saraylarda yaşayarak, bir lokma bir hırka lafıyla uyuturlar. Ali Şeiati Muhammed in günü bir hurma yiyerek geçirdiğini, Ömer’in adaletini anlatarak kendilerine saraylar yaptırdığını anlatır.
Eşitliğin, adaletin, özgürlüğün ve eşit paylaşımın olduğu, Laikliğin ve bilimin en önemli uyulacak ilkenin olduğu bir dini ve yaşam anlayışını reddederler. Kendi suçlarını, günahlarını ve kepazeliklerini sadece Allahın öte dünyada sorgulayacağını ayet olarak ümmete bildirirler. Bir yoksul açlıktan hırsızlık yaparsa, kısasa kısas din emri diye elleri kesilir. Bir kadının saçının tek teli gözükürse, ya da bir ahlaksız din taciri tarafından, tecavüz edilirse. Bu kadın kirlendi günahkâr oldu diye taşla öldürülerek recm edilir. Kendileri her türlü ahlaksızlığı, tecavüzü, haksızlığı, hukuksuzluğu yaparsa Erkek egemen din anlayışı ile Kur anda yeri var diye hemen Kur an tanık gösterilir. Dinlerine Erkek kutsalmış gibi, Erkeğin her istediği dinin gereği, yerine getirmeyen Kadının ise günahkâr sayılacağı falanca ayetle belirtilir.

Siz ve biz, onlar ve biz diye kendilerine uymayan ve inanmayanları onlar ve siz diye din dışı ve gâvur sayarlar. Kendilerinin yaptıkları vurgun, soygun ve tecavüzleri hiç konuşmaz ve konuşturmazlar. Kendi kusurlarını hiç görmez, kendilerinin dışındaki Laik kesimi kendilerine uymadıkları için zındık diye suçlarlar. Her türlü kötülüğün uydurulmuş dine uymayan, insanlık ilkelerine sahip çıkan çağdaş insanların yüzünden olduğunu keşfederler. Merhametin vicdanın, akıl ve bilimin olmadığı bir din insanlığın başına bela olmaya devem edecek. Ya toptan bu uydurulmuş dine karşı çıkacağız yâda virüs gibi hepimize bulaşıp yok olacağız.