26-27 Temmuz tarihinde CHP tarafından Afyon’un sandıklı ilçesinde gerçekleştirilen çalıştay süreci hakkında açıklamalarda bulunan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun yakın çalışma arkadaşı Hüseyin Karabulut çalıştay toplantısındaki izlenimlerini anlatıyor. Çalıştayın ana teması CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ,belediye başkanlarıyla yapmış olduğu toplantıda vermiş olduğu mesaj büyük önem arzediyor. Sayın genel başkan yapmış olduğu konuşmasında, […]
26-27 Temmuz tarihinde CHP tarafından Afyon’un sandıklı ilçesinde gerçekleştirilen çalıştay süreci hakkında açıklamalarda bulunan CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu nun yakın çalışma arkadaşı Hüseyin Karabulut çalıştay toplantısındaki izlenimlerini anlatıyor.
Çalıştayın ana teması CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ,belediye başkanlarıyla yapmış olduğu toplantıda vermiş olduğu mesaj büyük önem arzediyor.
Sayın genel başkan yapmış olduğu konuşmasında, seçilen belediye başkanlarının göreve geldiği gün itibarıyla uyması gereken hassasiyetleri, tek tek sıralayarak, başkanların bu talimatlara mutlaka uymasını istedi.
Seçilen belediye başkanları, seçilmiş oldukları bölgede görevlerinde,adil ve şeffaf davranmak zorunda olduklarını ,adamcılıktan uzak, vatandaşa hizmet üretmek zorunda olduklarını açıklayan CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sözlerine şu cümlelerle devam ediyor.
Belediyecilik yapmaya başlayan bir belediye başkanın, kadrolarını oluştururken kişinin becerikliğine göre kişi degerlendirmeli,atamalarda adil davranmak zorundadır.Makam ve kadroları oluşturmak, kendi yakınlarını akrabalarını göreve getirmek ve onlara çıkar menfaat sağlamak değildir dedi.
Belediyecilik siyaset alanı değildir,siyaseti belediye’de ancak belediye başkanının yapabileceğini,yoksa belediye başkanı tarafından atanmış olunan, başkan yardımcılarının müdürlerin veya yönetim kadrolarının siyaset yapamıyacağını, bu kişiler yok siyaset yaparlarsa, belediye başkanının onları derhal kapının önüne koymasını istedi.
İşine son verilen bu tür kişilerin bir milletvekilinin akrabasıda olsa aldırmayın diyen Kılıçdaroğlu,derhal bu kişileri kapının önüne koyun dediği an, orada bulunanlar bu söz üzerine genel başkanı sönük bir şekilde alkışladığı görülür’ken,sözleri tekrarlayan kılıçdaroğlu, bu tür kişilerin genelbaşkanın akrabası dahi olsa,hiç tereddüt etmeden aldırmayın onuda kapının önüne koyun deyince ,alkış sesleri doruklara ulaştı ve adeta,sanki tufan koparcasına alkışlandığı görülüyor.
Genel başkan tarafından açıklanan bu vurgu ve ana temayı anlamak ve irdelemek elbette önem arzediyor. Hani bir söylem vardır yaaa…
“Kızım sana söylüyorum,gelinim sen anla” Oysa bilmiyorlar’ki Sn. Genel başkanın yakın tanıdığı ve akrabalarının hiçbir zaman idari ve yönetim kadrolarında asla olmadığını çok iyi bilinmeleri gerektiğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Yıllardır bu partinin nimetlerinden faydalananlar, zaman zaman laf olsun diye liyakat kelimesini ağızlarından düşürmüyorlar. Ancak iş icraate geldiğinde, fırsatı çok iyi değerlendirerek,ne yazıkki,öncelikle akrabalarını ,yalakalarını ,eniştelerini, kayınpederlerini, bacanaklarını, amcalarını, yengelerini,arkadaşlarını meclis üyesi yapmaktan geri kalmıyorlar. Yönetim erkini ele geçirenlerden bazıları ilk fırsatta,yönetim kadrolarına daire başkanı,müdür olarak yerleştirdiklerini bilmiyoruzmu sanıyorlar.
Yanlışı yapan kadar,elbette bu yanlışlara göz yumanlarda bir o kadar sorumlu olduklarını unutmasınlar.
Hangisini sayayım ve söyleyeyim Allah aşkına…
En başta genelbaşkan yardımcılarındanmı bahsedeyim, milletvekillerindenmi yoksa il başkanlarındanmı bahseyim ….
Bu tür işler içerisinde bulunanlara soruyorum Allah aşkına ,gerçekten vicdanen yaptıklarıyla mutlu ve huzurlu olduklarını söyleyebilirlermi? Tüm olanlar bilinmiyormu sanıyorlar…
İşin enterasan tarafı bu kişilerin ,bazı kardolara yakınlarını aldırabilmek adına ,her yolu denedikleri görülebiliyor. Göreve getirilmek istenen birime arkadaşını,yakınını yolluyabiliyor ve arkasından utanmadan telefon ederek genelbaşkanımızın talimatı diyebiliyorsa pes yani demekten başka ne söylenebilir.
Liyakat liyakat liyakat hani nerede liyakat…
Hani emek en yüce değerdi…
Seçimlerde fedakarlık göstererek yılmadan usanmadan,partisi için koşturan emek sarfeden ,bayrak asan gençlerin emekleri peki ne olacak? Sabahlara kadar ev ev dolaşarak partisi için koşuşturan kadınların emekleri ne olacak,gerçek partilinin emekleri ne olacak…
Seçim çalışmaları esnasında hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan parti gönüllülerinin ve parti üyelerinin emeklerinin üzerine oturanlar, hiç kusura bakmasınlar, bu kul hakkı yemek değilde nedir ?
Hak hukuk adalet kavramı bu kadar ucuz değildir.
Sözümüz her fırsatta Liyakat kavramını dilinden düşürmeyen emek hırsızlarına…
Bu tür ilişki içerisinde olan kim olursa olsun hiç farketmiyor,ister milletvekili olsun,ister il başkanı veya genel başkan yardımcısı olsun,kendi çıkarlarınız için lütfen genelbaşkanın omuzlarına basarak siyaset yapma alışkanlıklarınızdan vaz geçiniz. Göreceksiniz o zaman her şey daha güzel olacak ve parti hak ettiği yere varacağını hiç bir zaman unutmayın.
Partinin adayı olarak belirli göreve seçilen Belediye başkanları,Milletvekilleri daha dikkatli olmak zorundadır. Görevinin kutsiyetinin farkında olanlara,elbette hiç kimsenin bir söz söylemeye hakkı olamaz diyor.
Eh bizde bu nedenle bu açıklamaların üzerine imzamızı atıyor ve şöyle sesleniyoruz;
Haksızlık karşısında susan dilsiz ve şeytandır.Onurlu bir parti üyesi ve bir gazeteci olmak,irdeleyen,inceleyen cesaretli olan ve birilerine yandaşlık ve yalakalık yapmayanlardır.
Onurlu olmak,yapılan haksız tutum ve davranışları deşifre etmek,bedeli ne olursa olsun, haktan hukuktan ve adaletten yana, doğruları haykırmaktır. Efendim bunu açıklarsam parti yıpranır, yok efendim bu kişinin şu makamı var,bu makamı var.Partiye zarar veren kim olursa olsun gözünün yaşına bakılmamalıdır.
Hizmet hak için ve halk için yapılmalıdır.Ne mutlu halkın çıkar ve menfaatlerini koruyanlara…