Bu gün sizlere, köşe yazımda öncelikle dostlarına ihanet eden, Baba gibi görüp babasını sırtından hançerleyen hayırsız evladı anlatır’ken, Herkesin gözleri önünde timsah göz yaşları döken, fetocuların kahraman olarak görmüş olduğu kişinin başkasının baltasıyla, ormana giren figuran gizli oyuncudan bahsetmek isterim.
Bu gizli figuran oyuncu ile birlikte yapılan bir seçimde sevinerek koşarak’ken bir yanına arı sokmuşçasına kişneyen at gibi, zıp zıp tekmeleri kalçasına vurarak koşan iki yüzlü Riyakarları çok gördük biz…
Başta bunlar olmak üzere, bunlara yaltaklık ve yalakalık yapanların hepsini
biliyor ve tanıyoruz. Geçmiş süreçte öyle veya böyle karar verip tercihlerini değişim için kullanan parti üyeleri ve delegeleri, Ülke Halkının menfaatlerini ve Partinin geleceğini, çok ciddi bir şekilde tekrar gözden geçirmelerini önerirken vicdanlarını cüzdanlardan yana kullanmayacaklarına inanıyorum. Sizler bu gibi sahte kahramanlık destanı okumak isteyenleri çok iyi tanıyorsunuz. Bunların alayının hayatı yalan, al birini vur ötekine….
Biri halkın sırtından geçinerek sınırsız lüks bir hayat yaşar. Biri keseyi doldurmanın peşinde at gibi koşar. Biride fetonun kucağından kurtulmanın yollarını arıyor. Ben ben diyerek, kendini pazarlamak için, iktidarın hayranlığını kazanmak peşinde koşarak el sıkışma sırasına girmeye bakıyor. Bu mu dersiniz devlet adamlığı ? Lider olmak ve partiyi yönetmek… Bu millet, bu partililer adına karar veren delegeler, namus şeref ve hassasiyetiniz adına vicdanlarınıza danışarak hareket etme zamanı gelmedimi dersiniz.
Cüzdan’a güvenerek değil, Vicdana dayanarak hareket edilmesi, bir irsan için ömür boyu taşıyacak, Namus ve şeref madalyası olacağını asla unutmamak gerekir. Bu arada Biri’de var’ki, ara sıra Bolu’dan zırlayıp zıplayıp duruyor. Buna cevap vermeye bile değmez. Kendini gündemde tutmak adına sayın Genel başkan Kılıçdaroğlu’na sallama üzerinden pirim yapmanın çabası içerisindedir. Zavallı diyeceğim. Bilmiyorki farkında değil olanların, davul boynunda tokmak başkasının elinde. Siz ne dersiniz ?
Birileri de sözde gazetecilik yapıyor.Her sözünde her konuyu ciddi ve gerçekçi olarak yazdığını sanıyor ve tv kanallarında boy göstererek utanmadan sıkılmadan yalanlarla kendince gündem yaratmaya çalışarak, sözde göbeğinden bağlı oldukları kişiyi yüceltmeye çalışıyorlar. Tabii bu arada farkında olmadan da önemli bir İsime sahip oldular (Saraçhane bülbülleri) yani saraçhanede Halkın parasıyla geçinen kapı kulları oldukları için sayın
Genel Başkan Kılıçdaroğluna saldırarak saat ücretlerini yükseltmek için, Bir birleriyle yarışan kalemşörlerdir.
Bu gibi hainlik ve Yüzsüzlük mazbatasını eline almış kişilere karşı, elbette her zaman verilecek cevabımız da vardır. Onlarla her zaman her yerde konuşacak cesaretimiz’de, yüreğimizde vardır. O nedenle hainler ve onların işbirlikcileri saklansın. Artık susma zamanı değil, cesaretliler öne çıksın diyorum….
Haftaya tekrar ilkgunhaber.com’da görüşmek dileğiyle, sizlere bir şiirle bir sonraki yazımda buluşmak üzere sağlıkla
hoşça ve dostca kalın…
Yandım yandım kül olmadım.
Bir yanım pınarda benim.
Tutsak oldum kul olmadım.
Bir yanım rüzgarda benim.
Ölünceye insan benim.
İnsanadır emeklerim.
Ayaz yedi çiçeklerim.
Bir yanım baharda benim.
Banaz’da Sultan abdalım
Kör oğlu’yum hem dadalım
Dost nesimi bilir halım
Bir yanım dağlarda benim.
İşte tüm bu nedenlerle diyoruz’ki kimse bize boyun eğdiremez terbiyemiz ve ahlakımız onurumuzdur. Hançerciler çoğaldıkça vucudumuz taş ve çelik olur.Kılıç ve hançer kar etmez, zülfükarımız var bizim….