TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR

Eskiden tarih derslerini ve kitaplarını hiç sevmezdim, savaşlar, olaylar ve takvim yaprakları,olarak görürdüm. Yaş kemale erip, geçmişin gelecek için bir referans olduğunu anlayınca, tarihe el atmak zorunda kaldım. Tarih hem geçmişi hem de geleceği anlamamıza en iyi ve gelecekten dersler çıkarmamıza yarayan bir bilim dalıdır. Tarih her zaman tekerrür etmez, geçmişteki iyi ve kötü olaylar,önlem […]

Yayınlama: 20.04.2020
A+
A-

Eskiden tarih derslerini ve kitaplarını hiç sevmezdim, savaşlar, olaylar ve takvim yaprakları,olarak görürdüm. Yaş kemale erip, geçmişin gelecek için bir referans olduğunu anlayınca, tarihe el atmak zorunda kaldım.

Tarih hem geçmişi hem de geleceği anlamamıza en iyi ve gelecekten dersler çıkarmamıza yarayan bir bilim dalıdır. Tarih her zaman tekerrür etmez, geçmişteki iyi ve kötü olaylar,önlem alınmazsa, şartlar aynılaşınca yeniden tekerrür eder.
Geçmişe bu güne ve iktidara bakınca ben hep, İslam tarihini hatırlarım. Muhammed in İslam dinini kurarken karşısındaki en büyük güç, Ümeyye oğullarıydı. Ümeyye ve Haşimiler Kureyş kabilesi içindeki iki yakın akraba ailedir. Ezeli rakiptirler, çıkar çatışması içinde her an savaşa hazır beklerlerdi.
Muhammed Mekke’den Ümeyye oğullarından kaçıp, Medine’ye göç eder. Ebu- Cehil, Ebu- Süfyan ve oğlu Muaviye, Muhammedin ve Âlinin en büyük düşmanları ve rakipleridir. Muhammet öldüğünde,Ümeyye oğulları, İslam devletinin başına geçerler. Muhammedin mirası Ehli- Beytin hepsini ya zehirlerler, ya da kılıçtan geçirirler. Emevi saltanatı, Saray, gösteriş ve kibrin meskenidir. Orada kendilerine karşı olana, kin ve düşmanlık beslenir. Adalet, hukuk, insanlık yoktur, kibir her şeyi kendine tabi kılınmasını ister, tabi olmayanı, yok eder.

Hz. Osman üçüncü halife iken, devletin bütün gücü ve gelirini, kendi yandaşlarına peşkeş çeker. Garip gureba, ve Emevi sülalesinden olmayanlar, zırnık bile alamazlar. Halk canından bezmiş, yolsuzluk, yoksulluk boydan aşmış ve isyan bayrağını açmıştır. Osman Mısırdan gelen isyancı askerler ve hayatından bezmiş halk tarafından linç edilerek öldürülür. Cenazesi bile bulunamaz, pis bir kuyuya atılır, halk Emevilerden nefret etmiştir. Ancak böyle bir zamanda Ali dördüncü halife olur. Muaviye Osman’ın öldürülmesini bahane ederek, Aliye isyan bayrağını açar. Muaviye Şam valisdir, güçlüdür zengindir, Aliye karşı her türlü, yalanı, iftirayı acımasızca yapar. Her Cuma Camilerden, Aliye ve Ehlibeyte hakaret küfürler ettirir. Sıffın savaşında, Kuran yapraklarını, mızrakların ucuna taktırarak, savaşı hakeme götürüp Âliyi kalleşçe yenmiş kabul ettirir. Emevi saltanatı Sarayın ve gücün saltanatıdır, adalet, hukuk, din, iman sadece onların, çıkarına olandır.
Bu gün üstümüzdeki siyasi iktidarı, bir silkeleyince, altında Emevileri görüyorum, aynı yol, aynı yöntem. Saray tutkunu, bir zor, zorbalık, hukuk tanımazlık, kibir, güç bende der gibi, her şeyi kendine mubah gören bir anlayış içersindeler. Dünyayı dize getiren bu virüs belasıyla boğuşurken bile, içlerindeki kini, nefreti kusmaktan geri durmuyorlar. İstanbul, Ankara, İzmir CHP belediyeleri, halktan bağış toplayıp, mağdur olanlara yardım, etmek istiyorlar. Olmaz, siz yapamazsınız, yaparsak sadece biz yaparız diyorlar.

Şimdiye kadar, iktidarın topladığı, bağışların, paraların nereye gittiğini, sorana terörist ve devlet düşmanı damgası vuruldu. Bir de öyle bahaneler, laflar ediliyor ki, içişleri bakanını dinlerken insan, içten içe yanıyor. Hemen terörle ilişkilendirip, ya PKK ya, ya Fötöye, ya da başka bir terör örgütüne ortak gösteriyorlar. Faize karşılar, devlet bankalarından alınan kredileri üç ay ödemesiz faizsiz ertelediklerini açıklıyorlar. Bir karıştırınca, faizin işlediğini, üç ay sonra, işleyen faizleri, kalan aylara böldüklerini görüyorsunuz. Hani dünyanın, en büyük ekonomisiydiniz, şimdi millete el avuç açıyorsunuz. Dünya ülkeleri, işsiz kalana, maaş, gücü olmayana nakit para ve bütün faturaları devletin üslendiğini ilan ediyor, bizimkilerde tıs yok. Bizdeki virüsün ölüm hızı, İtalya’yı, İranı soluyor muş. Sağlık çalışanları, en azından on beş gün, ya da bir ay sokağa çıkma yasağı uygulansın diye feryat ediyorlar.

Çalışanların ücretini mecburen devlet ödeyeceğinden, sokağa çıkma yasağı koyamıyorlar. Doktorların yarın hasta çoğalır, sağlık sistemi tıkanır, feryatlarına kulaklarını tıkıyorlar.
Manevra kuvvetli, oyun bol, geçmişten tecrübeliler, diyecek sözümüz yok. Neme lazım birde terör örgütüne yamarlar, bunlardan korkulur.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.