Ülke’de bir dert yumağı almış başını gidiyor. Halından memnun olan bir Allahın kulunu doğrusunu söylemek gerekiyorsa hiç duymadım. Esnaf dertli, çifci dertli, işçi dertli, emekli dertli,memur dertli, köylü veya kentli vatandaş dersen bir sor bin ah işit. Eee halinden memnun olan hiçmi kimse yok yani… Elbette var. Amma bunlar azınlıkta olsa, hallerinden çok memnunlar… Hani […]
Ülke’de bir dert yumağı almış başını gidiyor. Halından memnun olan bir Allahın kulunu doğrusunu söylemek gerekiyorsa hiç duymadım. Esnaf dertli, çifci dertli, işçi dertli, emekli dertli,memur dertli, köylü veya kentli vatandaş dersen bir sor bin ah işit. Eee halinden memnun olan hiçmi kimse yok yani… Elbette var. Amma bunlar azınlıkta olsa, hallerinden çok memnunlar…
Hani derler ya, kurt dumanlı günü sever diye. Her şeyin dövizle döndüğü bir ülke konumuna gelinmişse, işi tıkırında olanlar elbette var. Umurundamı insanların açlığa mahkum olması. İşsizliğin olması. Ekonomik bakımdan ülke ve insanların sefalet içerisinde kıvranması hiç önemli değildir. Varsa yoksa rant üzerine rant katmaları onlar için en önemli unsurdur.
Adamlar fırsatı değerlendiriyor. Onlar için A-B-C iktidarının hiç önemi yoktur. İşlerinin tıkırı için kılıktan kılığa girerler. Yıkama yağlama şakşakçılıkla, erki elinde bulunduranlara yakın olma, en önemli özellikleridir. Mevcut gider, diğeri geldiğinde’de yine kılıfını bulurlar.
Fakat olan garibe gurafaya oluyor. Erdemlilik odur’ki garibin sesini duyabilmektir. Her ne kadar insanlar sindirilmeye çalışılşada, cılızda olsa tabanda yer yer seslerin çıktığının bilmem farkındalarmı? Rüzgar esmeye dursun. Rüzgarın ne zaman, nereden, nasıl eseceğini kestiremezsiniz. Vatandaşın feryadına ses vermek gerekir. Demokraside çareler tükenmez derler. Önemli olan burada çare üretebilmektir. Çaresizlik insana her şey yaptırabilir. İşte bunlara dikkat etmek ve esecek rüzgara karşı halkın dertleriyle dertlenmek gerekir sanırım. O nedenle işçinin , emeklinin, memurun, çifcinini, köylünün, esnafın kanayan yarasına derman olmak gerekir….
Düşünün, 2020 yılında 99 bin 588 esnaf iş yerini kapatmış. Bu ne demektir,her gün ortalama 273 esnafın kepenk kapattığı anlamına gelir. Pandemi nedeniyle hemen hemen esnaf 1 yıldır perişan. Bir bir kepenkler kapanıyor. Bu işler, kısmi işyerlerinin açılmasıyla çözüm olmuyor. Esnafa kredi ertelemesi yok, kira desteği denildi ortada bir şey yok. Aylardır bir çok işyeri kapalı durumda. Ancak vergiler ödemeler zaruri giderler devam etmek zorunda. İş olmayınca ödeme yapılamıyor. Kısmi öteleme ve vergi affı yok! Esnaf kaderine terk edildiği gibi, birde ekonominin bozulmasından neredeyse, esnaf sorumlu tutulmak isteniyor. İş yerleri kapalı, kısmı açık olsada iş yapamıyorlar. İş olmadan nasıl vergi ödensin.
Çağın belası pandemi çıkmazlarıda beraberinde getirdi. Dolayısıyla her kesim bu beladan nasibini almış durumda. Çok dikkatli olunması gerekir. Gerekli önlemlere uymak her kesin görevi olmalıdır. Bir eğitim yılının ilk dönemi pandemi nedeniyle sağlıklı geçmedi. Öğrencilerin öğretmenleriyle yüz yüze buluşamaması, mağduriyeti’de beraberinde getirdi.
Okulların açılabilmesi için; pandemi ile ilgili bütün önlemler alınmalı, Eğitim ve Bilim Emekçilerinin bir an önce, iki doz aşısı tamamlanmalı, antikor oluşumu ile birlikte, öğretmenler, öğrencileri ile okullarda yüz yüze eğitime başlanmalıdır. Boşa heba olan eğitimdeki aksaklık bir an önce telafi edilerek, adil eğitim hakkı öğrenciye verilmelidir.