Ne gariptir şu insanoğlu, yaşananlara bir türlü aklım ermiyor. Yaşanılan şu üç günlük dünya’da kalp kırmaya hiç değermi. Değmez amma, At izi it izine karışmış’sa, işte o zaman işimiz zor demektir. Bu güne kadar hep, Emek en yüce değerdir ilkesini kendime rehber edinmişimdir. Yaşamımda emek ve kul hakkı önemlidir. Ancak yaşanılan şu evrende mualesef emeğin değeri bilinmiyor. Emeğin olmadığı yerde sağlıklı üretim olurmu? Elbette olmaz…
Üretim almak istiyorsan, emeğin karşılığını vereceksin. Verdiğinde huzur ve mutluluğu o zaman yaşarsın. Huzur ve mutluluğu yaşamak kendi elimizdedir.
Herkes kendi üzerine düşeni yaparsa, sorunlar kendiliğinden çözülür. Sorunları çözmek kendi elimizdedir. Çalmadan çırpmadan sorumluluk duygusu, başarıyı yakalar. Başarıyı yakalamak istiyorsak,herkes amma herkes kendine çeki düzen vermek zorundadır. Vatandaş, işci, köylü, esnaf, sanatkar, iş adamı, memur, ve siyasetcinin önceliği devletin ve milletin toplumsal çıkar ve menfaatlerini gözeterek, kişiler bulunduğu mevki makam veya bulundukları konumlarda dürüst ve samimi olunması gerekir. Aksi hali görüldüğü gibi hüsranlar yaşanılmaktadır.
Kısacası hangi alanda olursa olsun, İşcinin emekcinin üretenin hakkını vereceksin’ki, sende mutluluğu yaşayabilesin kardeşim… Emeği yok sayıp, bir hak gaspına kalkışıyorsan, hiç iflah olurmusun? Bir an belki sana bazı şeyler tatlı gelebilir. Amma asla unutma bir gün çıkar mutlaka ah este ah este….
Bu her alanda böyledir. Emek en yüce değerse o değere saygı duyalım. Emeği bilmeyen, hakkı bilemez. Hakkı bilmeyen bir insan, gerçeği göremez.
Oysa gerçek; Hak hukuk adalet ve emeğin içerisindedir. Emek ve insan, kutsalın ta kendisidir. Madem insan kutsal ise, onu üzmek hakkını gasp etmek dürüstlüğün neresinde be kardeşim. Hani diyor ya üstadın biri: Engin ol gönül Engin ol… çünkü enginlik bir gönül işidir.
İnsani Kamil olmak, gönülün içindedir. Gönül kırmak insana yakışmaz. Hakka varmanın ilk adımı gönül kırmamadan geçer. Hakka varmak istiyorsan, kul hakkı yemiyeceksin. Yalan söylemiyeceksin. Eline beline diline, aşına işine eşine sahip çıkacaksın.
Devletine, milletine sahip çıkacaksın. Kul hakkı yetim hakkı yemiyeceksin. İhanet etmiyeceksin. Halka ve hakka dürüst olacaksın. Yalan hakkın en büyük düşmanıdır. Yalan söylemeyecek, zina etmeyeceksin. Şayet mevki veya bir makamda isen, devletin malı deniz, yemiyen domuz matığı içerisinde hareket etmeyeceksin….
Bir gün mutlaka hakkın divanına çıkacağını hesap vereceğini asla ve asla unutmayacaksın. Eh şayet bunları yapıyorsan eğer, korkmana hiç gerek kalmaz. Oysa bakıyorum sen ölümden çok korkuyorsun…. O zaman yapılanlar nedendir be kardeşim neden? Zulüm etmek insana yakışırmı? Tekrarlıyor ve bir daha söylüyorum. Enginlik; bir gönül işidir. Engin ol gönül engin ol…. Dünya kimseye kalmadığı gibi, sana da kalmaz.
Şu an zair batın yaşamın hesaplaştığı bir saatin son vaktindeyiz. Saat 04,10 geçiyor. Bu günlük’te kısadan hisse bu kadarlık olsun… Ne diyelim? Sağlıklı huzurlu mutlu bir dünya’da kardeşçe yaşamak var’ken, insan oğlundaki bir birine karşı olan, nefret kin ve düşmanca yaşamak niye? Oysa insanca yaşamak her şeye değer be kardeşim…. Haydi gelin birlikte yaşamak adına hoşça ve dostça kalalım. Yaşamak güzel, bu dünya herkese yeter. Yeter’ki insan olduğumuzu unutmayalım…
Yusuf Kahraman / Adana