Her 2 Temmuz’da içim kan Ağlıyor

Ve yine bir 2 Temmuz günü geldi çattı. İçim kan ağlıyor.  33 Can 2 Temmuz 1993 günü diri diri yakılarak katledilmesi hala belleklerde yaşıyor. O gün Sivas’ta, insanların diri diri yakılarak katledilmesine seyirci kalanlar gizli gizli ellerini ovuşturmanın hazını yaşıyorlardı. Çünkü emperyalist yapının piyon faşistleri ve  insanlıktan nasibini alamamış, eli kanlı yobaz canilerce, İnsanlığa karşı bir vahşet […]

Yayınlama: 02.07.2022
A+
A-

Ve yine bir 2 Temmuz günü geldi çattı. İçim kan ağlıyor.  33 Can 2 Temmuz 1993 günü diri diri yakılarak katledilmesi hala belleklerde yaşıyor. O gün Sivas’ta, insanların diri diri yakılarak katledilmesine seyirci kalanlar gizli gizli ellerini ovuşturmanın hazını yaşıyorlardı. Çünkü emperyalist yapının piyon faşistleri ve  insanlıktan nasibini alamamış, eli kanlı yobaz canilerce, İnsanlığa karşı bir vahşet ve katliam işleniyordu. 

2 Temmuz 1993 Tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. 2 Temmuz günü Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas’a giden aydın, sanatçı ve yazarların kalmış oldukları otel ateşe verilerek, 33 insanın diri diri yakılması sonucu oteldeki canlar hayatlarını kaybettiler. Yaşanan katliam esnasında iki otel görevlisi ve iki saldırgan’da orada yaşamını yitirmiştir.

Sevgi Hoşgörüye ışık tutan Pir Sultan Abdal gibi bir zatı anma etkinliğin’de, insanlığa karşı yapılan bu zulim ve katliam, ülkenin birlik ve beraberliğine sıkılan kurşunun ta kendisidir. Bu vahim olay ülke insanının yararına değil, kan emici emperyalizmin çıkarlarına hizmet etmekten başka bir şey değildir. Cehalet emperyalizme yenik düşmüştür.

Olay günü Cuma namazından çıkılarak, müslümanlık adına, Allah Allah nidalarıyla madımak otelini ateşe vermek ve insanları diri diri yakmak hangi kitaba, hangi inanışa ve hangi mantığa sığar. Yıllarca kardeşçe yaşanılan bir kent’te bu sanaryo neden işlenmeye çalışılmıştır.  Olaydan tam 29 yıl geçmesine rağmen bu güne kadar gerçek anlamda olayın failleri ve perde arkası aydınlanabilmişmidir? Asla hayır ve asla aydınlanmayacaktır. 

Karanlık ellerin, ülkemizden ellerini çekebilmelerinin yolu, gerçek anlamda, vatansever olabilmek ve birlik beraberlikten geçer. Bize; bizden başka dost yoktur.Tam bağımsız bir Türkiye hayali ve devlet adamlığı, Mustafa Kemal Atatürk’ün şiarını kabullenmek ve uygulamadan geçer…

Unutmadık ve unutmayacağız. Mustafa Kemali, Şeh Bedrettini ve Pir Sultan Abdal’ın sevgi hoşgörü ve insanlığa ışık tutan öğretilerini rehber edindiğimiz an sorunlar kendiliğinden çözülecektir. Yol bir sürek bir olmalıdır. Devlet adamı olmak, bunu gerektirse gerek diyoruz…

Bir Yorum Yazın
Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.